Gazeteci Yazar Mesut Demir, Anadolu illerinde yaptığı ziyaretleri yazı dizisi olarak kaleme aldı. Karadeniz illerinde siyasetten medyaya, ekonomiden spora, sağlıktan eğitime kadar tüm alanlarda neler yaşanıyor?

BURSA (İGFA) – İşte Gazeteci Yazar Mesut Demir’in kaleme aldığı yazısı…

Ülkenin dinamiği her ne kadar İstanbul olsa da, Anadolu illeri, vatanımızın kültürel, ekonomik ve turizm değerlerini öne çıkararak ülke bütünlüğünü yansıtıyor.

Anadolu illerine yaklaşık 2 aylık bir süreçte ziyaretler gerçekleştirmiştim.

Yazı dizime Karadeniz ile başladım.

Artvin’den başlarsak, Rize, Bayburt, Trabzon, Gümüşhane, Giresun, Ordu, Tokat, Amasya, Samsun, Sinop, Çorum, Kastamonu, Bartın, Karabük, Zonguldak, Düzce ve Bolu, Karadeniz Bölgesinde bulunan illerimiz.

Bu illerin tamamına yaptığım ziyaretlerde siyasetten medyaya, ekonomiden spora, sağlıktan eğitime kadar tüm alanlarda neler yaşanıyor? Anadolu insanımız mutlu mu? Şehirlerimizde neler oluyor? Kültürlerimizi nasıl yaşatıyoruz? Turizm değerlerimize nasıl sahip çıkıyoruz? Sorularının yanıtlarını aradığımı daha önceki yazımda belirtmiştim.

Karadeniz Bölgesi illerinin turizm açısından öne çıkan şehirleri, Trabzon, Samsun, Ordu, Bolu, Giresun ve Sinop.

Özel bireyleri sanatın birleştirici gücüyle buluşturdular Özel bireyleri sanatın birleştirici gücüyle buluşturdular

Gölleri, doğal güzellikleri, ormanlık alanları, yaylaları ve denizi ile turizm potansiyeli yüksek şehirlerimizde Karadeniz turları ile insanlarımız ülkemizin kuzeyindeki güzellikleri keşfediyor.

Ekonomik açıdan en sıkıntılı illeri, Zonguldak, Karabük, Bartın, Tokat ve Bayburt geliyor. Bu illerimizde sanayi ve tarım açısından işsizlik hat safhada olmasıyla birlikte geçim sıkıntısı da ciddi boyuta ulaşmış durumda.

Bölge insanımız, günü kurtarma peşinde giderken, yarını düşünme gibi bir durumları artık söz konusu bile olmuyor.

İnsanlarımızın birinci önceliği ekonomi olduğu için, kültürel değerlere sahip çıkma oranı da azalmış durumda.

Gençlerin ekonomik açıdan ileriye dönük beklentisi düşük olduğundan yurtdışı iş alanlarına yöneldiğini gözlemledim.

Siyasi açıdan Karadeniz illerinde hareketli gündemler olmasına karşılık bu durumun karşılığı vatandaşta maalesef yok.

Vatandaşın ne iktidara, ne de muhalefet partilerine karşı güveni kalmamış.

Bunun nedenleri arasında seçimlerde yapılan vaatlerin tutulmaması, iktidar ve muhalefet parti liderlerinin tutum ve davranışlarının değişkenlik göstermesi, milletvekillerinin vatandaşın arasında olmaması, belediye başkanlarının seçimi kazandıktan sonra vatandaştan uzaklaşması, vatandaşların sorunlarına yönelik çözüm arayışlarının olmaması, liyakatsiz kadroların oluşturulması geliyor.

Yine…

En büyük sorunlardan biri, bürokrasi…

Devlet kurumlarının illerdeki müdürlerinin yüksek egolu tavırları, kraldan çok kralcı tutumları, “Burada Allah yok, Peygamber izinde” mantığıyla hareket etmeleri, vatandaşı aşağılayıcı tavırları herkesi bezdirmiş durumda.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da yıllardır en çok şikayet ettiği konu, bürokrasi engelleri… Tabi bu tüm bürokratlar için geçerli değil.

Lakin…

Eğitim ve sağlık başta olmak üzere ilgili kurumların ile ve ilçe müdürlerinin yüzde 80’inden bu durum söz konusu.

Turizm konusunda sektörel firmaların çabalarından başka bir şey görmek ve söylemek maalesef mümkün değil.

Gerek STK’lar, gerek SİAD’lar, gerek devletin turizm ile ilgili kurumları, gerekse siyaset, turizmi sürekli üçüncü, dördüncü plana atarak elini taşın altına koyan yok denecek kadar az diyebiliriz.

Gelelim medyaya…

Medyalar, ekonomik dar boğazda olduğu için, hareket alanları da daralmış durumda. Gerçekleri, vatandaşın sorunlarını dile getirmeyi bırakın, yayını devam ettirme konusunda kararsız kalmış durumda.

Bir haberi yaparken 40 gün düşünen yerel medyalarımız, can çekişir duruma gelmiş. Bir yandan Basın İlan Kurumu’ndan resmi ilan alan yerel medyalara keyfe keder gelen para cezaları ve yayın durdurma kararları, diğer yandan tasarruf tedbirleri çerçevesinde belediyelerden aldıkları desteklerin azalması, yerel medyalarımızın elini, kolunu bağlamış.

Ne olacak medyalarımızın bu hali.

Bir yandan birleşme baskısıyla illerimizde medya sayısı ciddi şekilde azalmış, işsiz iletişim fakültesi mezunu sayısında ciddi artış meydana gelmiş durumda.

Örneğin, Karadeniz Bölgesi’nin şirin illerinden Tokat’ta 5 gazete ve 5 internet sitesi, baskılara dayanamayarak birleşip 1 gazete ve 1 internet sitesine düştü. 50 gazeteci bu medyalarda çalışırken, şimdi 10 gazeteci çalışıyor. 40 gazeteci işsiz.

Diğer Karadeniz Bölgesi illerinde de benzer durumlar söz konusu.

Basın İlan Kurumu’nun görevi, gazetelere birleşin baskısı yapmak değil, ilan pastasını büyütmektir.

Geçtiğimiz ay yapılan seçim sonrası medyaları temsilen seçilen medya temsilcilerinin 2 yıl boyunca ne yapacakları da merak konusu. Bakalım, istenilenleri yapmaya devam mı edecekler, yoksa medyaların geleceği için adım mı atacaklar?

Ne yapabiliriz? diye sorduklarını biliyorum. Ne yapacağını bilmiyorsanız, neden aday olup seçildiniz?

Bağlı bulunduğunuz meslek örgütünüzün yönetimi mi bunu istiyor? diye sormadan edemiyorum.

Mesela, Basın İlan Kurumu Genel Müdürünü yanınıza alıp tüm bakanlıkları, ilgili kurumları ziyaret ederek resmi ilan pastasını büyütebilirsiniz. Kamu bankaları olan Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halk Bankası gibi devlet kurumları, ulusal televizyon kanallarına reklam yağdırırken, yerel Anadolu medyasına 1 tane reklam vermiş midir? Tabi ki hayır…

Neyi bekliyorsunuz sayın Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu ve Genel Kurul Üyeleri…

Yerel Anadolu Medyası varsa Basın İlan Kurumu vardır. Yerel Anadolu medyası olmazsa, bu ülkede ne demokrasi olur, ne de düzen.

Yerel Anadolu medyası olmazsa,

Karadeniz Bölgesi illerinde durum hiç iç açıcı değil. İnsanlarımız mutsuz, günü kurtararak umutsuzca hayata tutunma çabasında…

Diğer yazımızda Doğu ve Güneydoğu illerini kaleme alacağım.

Doğu ve Güneydoğu illerinde çarpıcı konularımız olacak.

Sağlıklı ve esen kalın…

Kaynak: igf