Ülkede o kadar adaletsizlikler, keyfilikler olurken, KHK ile liyakatli ve namuslu insanlar, yok edilirken neredeydiniz?
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, 15 Temmuz Darbe ile ilgili ,Akın Öztürk’e verilen cezanın usulsüz, derhal bırakılmasını, bu ihlal kararı verenlerden, soruşturma açılmasını ve tazminat ödenmesini belirtti.
Tabi daha önce de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, benzer kararları verdiği halde, ülkedeki sorumlular ve yandaş basından ses çıkmadı. Benzer durumlar, bugünkü iktidarın muhalefette iken, kurtuluş aradığı yerlerdi.
Ey Avrupa bizi kurtarın sesleri çokça çıkıyordu. Güç ellerine geçince unutuldu.
Mazlumlar, hukuksuzluğun sahipliğine güç ellerine geçince büründüler.
Ülkede kirlilikler, keyfilikler, zulümler o kadar arttı ki, herkesi yakmaya başladı.
Birleşmiş Milletlere ve Avrupa İnsan Hakları mahkemelerine de şunu sormak gerekiyor. 8-9 yıl sonra mı aklınıza geldi? Çıkarınızı tamamladığınız için mi, şimdi bu kararı sorguluyorsunuz?
Ülkede o kadar adaletsizlikler, keyfilikler olurken, KHK ile liyakatli ve namuslu insanlar, yok edilirken neredeydiniz?
15 Temmuz kimlere yaradı. İşkenceler, tecavüzler, kaçırmalar, kurumların kapatılması, mala çökmeler, hukuksuzluk değil mi?
Kimi sürgüne, kimi toprağa, kimi zindanlara konurken neredeydiniz?
Devlet imkanları ile hak arayanları bile suçlu görenleri görmediniz mi? Gerçi hakkı aramak dışarı güvenmekle olmuyor. Dış dünya çıkarını düşünür.
Ekonomik bağımsızlık olmayınca, her alanda, siyasi ve hukuki, bağımsızlığın olamaz. Hukukta da böyledir.
Ahmet Hamdi Tanpınar” esaret zinciri dışarda değil, kafamızdadır, biz içimizde de, dışımızda da, hür olamadık diyordu. Kendi hayatının düzenini, başkalarında arayanlara muhtaçlık, zulmün yok olmasına, çözüm getirmez.
Saadeti başkalarının elinden beklemek, zulümleri yok etmez, adaleti getirmez.
Eğer ülkede bir hukuk devleti olsa, hak arama ve adaleti başkasında mı arardık?
Kurtuluş Savaşı’nda yüzbinlerce insanın kanıyla kurtulan vatan, demokrasi mücadelesinde, mirası koruyamayanların sıkıntısını yaşıyor.
Atatürk Cumhuriyeti kurarken, Doğunun penceresinden, Batının pençesinden kurtulma fikrini hayata geçirirken, devamını getiremedik.
Aklı, bilimi, demokrasiyi, hukuku yok ederek, yasallıktan ayrıldık. Hülyalar kurduk, suretlere kandık, her dönem adaletsizliklerle yeni bir sukut-ı hayale uğradık. Ezilen, güç eline geçince eziyor. Bu günün iktidarı böyle maalesef. Yol ayrımları, adaletsizliklerle ayyuka çıktı.
Eğri insanların doğru, doğru insanların da eğri konuşmaları sonucu, gerçekler anlaşılmıyor.
Yüksekte yer tutanlar, aşağıdaki geleceklerini düşünmüyorlar. Kemal Tahir bizde siyasi değişimler, halkın düzeninde değişikliğe yol açmıyor, siyasi mücadele toplumsal sorunları çözmek için değil, iktidarı ele geçirmek ve orda kalmak için yapılıyor derdi. Sıkıntı burada yatıyor.
TUSİAD’da genel kurulunda bugünkü idarenin, güven vermediğini, adaletsizliğini, ekonomik çöküşü, hukuksuzlukları belirtti. Onlarında aklına şimdi gelmiş. Güneş birden batmaz, yavaş yavaş batar.
Ülke desise pazarına dönerken, adaletsizlikler, her yere sıçradığında, sesler çıkmadı. Cadı avlarına göz yumuldu. Sivil siyaset dahil her kuruluşlar, devletleştirildi.
Uyarıcılar, uyumayı tercih ettiler, seyrettiler, ta ki felaket kendilerine gelinceye kadar. Mahallecilikten kurtulamadık. Kutuplaşmaların oyunu sergilendi. Kaynaşma yok edildi.
Siyaset rejim kontrolünde ,sorun yuvası haline geldi. Skandallar, kirli ilişkiler, baskılar artarken, hak arama yollarını, meşru isyan ahlakını ortaya koyamadık.
15 Temmuz’u TBMM ve sorumlular halen aydınlatamadı. Gazeteci Müyesser Yıldız, çok şeyler yazdı, sıkıntısını yaşadı. Araştıran pek çok avukatlar bile cezalandırıldı. Hukukun geldiği nokta bu.
Bundan kurtulmanın yolu, irfanı hür, vicdanı hür, alnı açık, karnı tok bireylerin yetişmesi ile olur. Akıl, bilim, hukuk, demokrasi, ahlak bunu gerektirir.
Top yekûn uyanmak ve uyandırmak herkesin, görev ahlakı olmalıdır.
15 Şubat 2025
Kemal Albayrak