Uğur Mumcu rahmetli “konuştukların kadar, sustuklarının da mesulüsünüz derdi” Yeri göğü inletenler, süt dökmüş kediye mi döndünüz?

ABD başkanı Trump, Gazze’yi boşaltacağım diyor. Resmen zulmü yapanlara hukuksuzlukla destek oluyor.

Bizde ise siyasal İslamcılardan, yandaş basından, kahramanlık üretenlerden, Gazze’ye gireriz diyenlerden, ses yok.

Dışişleri bakanı, sadece beyanat verdi o kadar.

Yetkililerden sesler duymadık.

Acaba yeni mitingler mi yapacaklar Galata köprüsünde merak konusu? Yoksa, Trump korkusu mu? Turpun büyüğü heybede mi bilemedim? Yoksa planda ABD ile anlaşıldı mı? Şu ülkenin geldiği nokta. Ekonomik bağımsızlığın olmaz ise, siyasi bağımsızlığın, hukuki bağımsızlığın olmaz. Dik duramazsın. Oysa davası güçlü olanın, delile bile ihtiyacı olmaz. Eğer mecburiyetin gerekçeleri, seni büküyorsa, küresel güçlerin taleplerini, onaylayan olursun.

Ülke göç alanı olur, sömürü diyarı olur.

Sömürü güçlerinin isteklerini mecburiyetten onaylama iradesi olursun. Olan ezilenlere, Filistin'e, Uygur Türklerine, içte ve dışta, daha çok zulme uğrayanlara, hukuksuzluk ve adaletsizliklerle, acılara, toprağa, zindana, sürgüne gönderilenlere olur.

Bu vebal, ipotekli yöneticilere ve bu zulümlere sessiz kalanlardır.

Uğur Mumcu rahmetli “konuştukların kadar, sustuklarının da mesulüsünüz derdi” Yeri göğü inletenler, süt dökmüş kediye mi döndünüz?

Sesiniz niye çıkmıyor. Bremen mızıkacıları gibi, hiyerarşik  uyumla, yukardan aşağıya sesleriniz çok zaman gür çıkardı.

Sesiniz adaletsizliğe uğrayanlara mı, ihraç edilen beş teğmene mi, yoksa kendi anlayışınızla, siyasi olarak, hukuksuz olarak, içerde yatan, her statüde ki suçsuzlara mı çıkıyor?

Nerde Gazze naraları, kahramanlıkları? Yazık zulümler, adaletsizlikler, içte de ,dışta da, dik duramayan sorunlu sorumluların yüzündendir.


Tüm demokratlar, insanlığı düşünenler, adaleti savunanlar, siyasiler, aydınlar, gazeteci ve düşünürler, meşru isyan ahlakı ile uyanalım, uyaralım.

Ayağa kalkalım ki, kirli düzenin oyunlarını bozalım. Yoksa değerlerimizi kaybettirenlere sessiz kalmak, köleliğe, açlığa, adaletsizliğe, zulme razı olmaktır.

Rahmetli Cemil Meriç’in tabiri ile, namuslularla, namusluların mücadelesinde, tarafımız namusluların yanında olsun.

Hak arama kavga değildir. Barışla da hak aranır.

Saltanatı kendine, sefaleti diğerlerine layık görenlere dur diyelim.

Her “açın tok da alacağı var". Acılara, hüzünlere alıştırdılar toplumu. Saltanatı, refahı, zevki, sefasını da, sarayların düzenini isteyenler yaşıyor.

Haram saltanatı ile mazlumun hak ve hukukunu, hürriyetini yok edenlerle, mücadele ahlakidir.

Rahmetli Mahsuni’nin dediği gibi doymuyorlar” ha babam ha ha, ye babam ye ye” düzeni.

Servet devletten gelir, çalma sırası bizde siyaseti yerine, ahlaklı, akla, bilime, hukuka, adalete, demokrasiye dayanan, teknolojiyi insan yararına kullanan, kolaylığı getiren, bir siyaset anlayışı inşa etmeliyiz.

Hak ve vazife anlayışımız bu olmalıdır. Her birimiz bu sorumluluğu taşıyalım.

Barış içinde olmadan, dış tehditlere karşı da, güçlü olamayız.

Din ve ideoloji tacirlerine, kanmamak gerekir. Sebebini bilmediğimiz acıların, şifası olmaz.

Sebebini araştıralım. İnsanlık tarihi, düşünürler, kaynaklar, kutsal kitaplar, bilim insanları, batıya ve doğuya yön veren bilim insanları, yol göstermiş. Aklımızı kiraya vermeden, ipotek ettirmeden, sorup sorgulamalıyız.

Adaletin mahalleciliği olmaz. Adaletsizlik kime yapılırsa yapılsın, adaletin yanında olmalıyız.

Kendi tarafımızın yanlışında doğru, karşımızın doğrusunda, yanlış aramak ahlaksızlığına, düşmemeliyiz.
Akıl, bilim, hukuk, demokrasi, ahlak rehberliğinde, rahmetli Aşık Veysel’in dediği gibi, sağa, sola sapmadan, düz yolda, dosdoğru yürümeliyiz.

Engeller aşmak içindir. Hastalıklar bazen insanlara çözümü gösterir. Yılmak yok, asıl böyle yola devam.

06 Şubat 2025

Kemal Albayrak