Üstüne üstlük gelir seviyesi ile orantısızca dağıtılan kredi kartları, ticareti çarşı esnafından alıp global markaların emrine veren AVM’ler ve yüzyılın çılgınlığı olan internet ticareti sayesinde KOBİ dediğimiz küçük ve orta ölçekli işletmeler de bitiş noktasına gelmiştir.
Ülke kan ağlıyor, ciddi geçim sıkıntısı yaşanıyor, toplumun ruh hali hiç te iyi değil.
Ekonomimizde etkisini iyiden iyiye hissettiren işsizlik ve alım gücü düşüklüğü beceriksizce idare edilen ekonomi yönetimi sonucunda ülke gerçek mana bir sıkıntılı bir süreçten geçiyor.
Türkiye’de KOBİ’ler, çalışan sayısı tanımına göre yıllık 250 kişiden az çalışan istihdam eden ve mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimler veya girişimler olarak tanımlanmaktadır.
Çalışan sayısı tanımına göre ise KOBİ’ler, girişimlerin içindeki yüzde 99,8 payları ile ülkemizdeki girişimlerin neredeyse tamamını oluşturmaktadır.
Bununla birlikte, 2024 yılı verilerine göre KOBİ’ler istihdamın yüzde 76,7’sine sahiptir.
Türk KOBİ’leri ortalama profilleri işgücü ve yıllık cirolarının daha düşük olması nedeniyle, Avrupa Birliği veya birçok OECD ¸ülkesindeki KOBİ’lere nazaran farklılık göstermektedir.
Diğer birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’deki KOBİ’ler finansman bulma konusunda güçlük yaşamaktadır.
Bu kadar teknik bilgiden sonra bu bilgilerin muhatabı olan KOBİ’lerin toplumdaki yansıması üzerinde duralım biraz da.
Tarımı özellikle bazı mahfiller tarafından teşvik adı altında ödenen toprak paraları ile yok eden zihniyet sonrasında tarım ile uğraşan kesimi yok etti.
Toprakla uğraşan birini kolay kolay kontrol edip yönetemezsiniz çünkü onların kovulacakları bir işleri yoktur.
İhtiyaçlarının büyük bir çoğunluğunu topraktan elde ettikleri için geçimleri şehirdekilere göre daha kolaydır.
Bu nedenledir ki toprak parası adı altında köylüye dağıtılan paralar toprağını işlemeyen köylülere yetmemiş ve tarım yapmadıkları için ihtiyaçlarını karşılamak için bankaların kredi batağında düşmüştür.
Fazla değil bundan 30 yıl önce dünyada kendine yetebilen 7 ülkeden biri olan Türkiye’de bugün işçi, köylü, memur, esnaf, emekli her kim varsa özendirildikleri hayat karşısında borç içinde yaşatılmaktadır.
Üstüne üstlük gelir seviyesi ile orantısızca dağıtılan kredi kartları, ticareti çarşı esnafından alıp global markaların emrine veren AVM’ler ve yüzyılın çılgınlığı olan internet ticareti sayesinde KOBİ dediğimiz küçük ve orta ölçekli işletmeler de bitiş noktasına gelmiştir.
Bugün ülkemizde yaklaşık 2 milyona yakın esnaf diye tanımladığımız işletme faaliyet gösterip ekmek kavgasının içinde mücadelelerine devam etmektedir.
Ekonomimizin ciddi dinamiklerinden olan esnaf kesimi ödediği vergileri ve istihdam ettiği çalışanları sayesinde ekonomik göstergede önemli bir yere sahiptir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi iyi yönetilemeyen ekonomi sonucunda sadece Covid 19 salgını sürecinde Haziran ayı en üst düzeyde olmak kaydıyla 700 bin civarı esnaf kepenk indirmiştir.
Esnafa verildiği iddia edilen nakdî yardımlar yetersiz olduğu gibi esnaflar arasında eşit şekilde dağıtılmamıştır.
Ülke ekonomisini 23 yıldır aralıksız yöneten AKP zihniyeti uyguladıkları başarısız ekonomik politikalardan dolayı evine ekmek götüremeyen babaları intihara sürükleyip anneleri ise pazar artıkları ve çöplerden çoluk çocuklarının rızkını aramasına sebep olmuştur.
Sosyal devlet anlayışını uygulayamayan iktidar toplumu “bizden” ve “bizden olmayanlar” diye kutuplaştırmış göstermesi gereken devlet şefkatini bile gösterememiştir.
Gerek sosyal medyada gerekse sohbetler esnasında esnaf kesimini dinleyenler Türkiye’nin ekonomik tablosunu en iyi şekilde analiz etme fırsatını bulabilmektedir.
Sizi bir an parmağındaki alyansı bozdurmak için kuyumcuya giren bir babanın, evini geçindirmek için pazar tezgâhlarında pazar dağıldıktan sonra artıklardan yiyecek arayan annelerin ruh halini düşünmeye davet ediyorum.
Evet, maalesef bu anlattıklarım büyükşehirlerimizde yaşayan vatandaşlarımızın hemen hepsinin şahit olduğu görüntülerdir.
Havuz medyasında bu tarz haberlere rastlayamayız.
Ancak bir pazar gezmesi yapan veya bir esnaf arkadaşının dükkânında bir bardak çayını içen herkes bu duruma tanık olacaktır.
İktidara sorduğunuzda ise her zaman ki gibi zeytinyağı misali konudan sıyrılıp 23 yıldır aralıksız yönettikleri ekonominin bu halde olmasının tek müsebbibinin ya dış güçler ya da CHP olduğunu söylemektedirler..
22 Şubat 2025
Osman İnce