Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır uluslararası sistemin adaletsizliğini sorgulayan, “Dünya beşten büyüktür” diyerek ezberleri bozan bir lider olarak sadece Türkiye’nin değil, mazlum coğrafyaların da sesi olmuştur.
DÜNYA SİYASETİNDE ERDOĞAN GERÇEĞİ: TRUMP’IN SÖZLERİNDEN SATRANÇ TAHTASINA
Zaman zaman diplomasi tarihine geçen sözler olur. Bu sözler, yalnızca bir şahsı değil, bir duruşu, bir vizyonu, bir liderliği tarif eder. Geçtiğimiz günlerde ABD Eski Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında sarf ettiği sözler de bu türden ifadelerdendir. Trump, Erdoğan’ı “çok akıllı” bulduğunu söyleyerek, onun Suriye’deki hamlelerinden ötürü tebrik etmiş ve dikkat çeken bir çıkışta bulunarak, “Netanyahu, Erdoğan konusunda beni etkileyemez” diyerek İsrail liderine adeta diplomatik bir set çekmiştir.
Bu sözler yalnızca kişisel bir sempati göstergesi değil, aynı zamanda değişen küresel dengelerin açık bir işaretidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır uluslararası sistemin adaletsizliğini sorgulayan, “Dünya beşten büyüktür” diyerek ezberleri bozan bir lider olarak sadece Türkiye’nin değil, mazlum coğrafyaların da sesi olmuştur. Filistin’den Doğu Türkistan’a, Karabağ’dan Afrika’nın ücra köylerine kadar her noktada Türkiye'nin eli varsa, bu liderliğin merkezinde Recep Tayyip Erdoğan vardır.
Trump’ın sözlerine dönersek... ABD gibi bir küresel gücün başında bulunmuş, bugün hâlâ Amerikan siyasetinde ciddi bir ağırlığa sahip olan bir isim, Erdoğan’ı “Suriye’yi ele geçiren akıllı lider” olarak tarif ediyor. Bu, Erdoğan’ın sınır ötesi operasyonlarla Türkiye’nin güvenliğini sağlama alma çabasının Batı’da dahi nasıl bir stratejik başarı olarak görüldüğünü açıkça ortaya koymaktadır.
Daha da önemlisi, Trump’ın Netanyahu’yu devre dışı bırakır şekilde konuşmasıdır. İsrail gibi ABD’nin geleneksel ve ayrıcalıklı müttefiki konumundaki bir ülkenin liderinin etkisiz kalışı, artık diplomaside alışıldık kalıpların sarsıldığını göstermektedir. Bu durum, Türkiye’nin giderek artan ağırlığını ve Erdoğan’ın diplomasi masasında bileği bükülmeyen bir aktör olduğunu teyit etmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada artık “söz dinleyen” değil, “söz söylenen” değil, bizzat “söz üreten” bir liderdir. Masada ve sahada yürüttüğü kararlı siyaset, diplomasinin yalnızca salonlarda değil, gerektiğinde sahada da şekillenebileceğini göstermiştir. Bu yaklaşımıyla Türkiye’yi pasif bir izleyici değil, aktif bir kurucu güç haline getirmiştir.
Bugün Washington’da, Moskova’da, Pekin’de ya da Tahran’da konuşulan meselelerin içinde Türkiye varsa, bunun en temel sebebi Erdoğan’ın stratejik öngörüsüdür. Libya’dan Azerbaycan’a, Suriye’den Katar’a kadar pek çok başlıkta Türkiye'nin pozisyonu belirleyici hâle gelmişse, bu Erdoğan liderliğinin ürünüdür.
Evet, bu gerçekleri kabullenmek istemeyenler olabilir. Ama hakikat, bazen en beklenmedik ağızlardan dökülür. Trump’ın açıklamaları da bunun açık bir örneğidir. Zira diplomasi, bazen en sert rakibin bile takdir etmek zorunda kaldığı bir satranç oyunudur. Ve bu oyunda Erdoğan, yalnızca hamle yapmıyor; aynı zamanda oyunun kurallarını da yeniden yazıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan artık diyor ki; şah-mat !
9 Nisan 2025
Şeyda GÖKTEN