Ve İsrail o günden bu yana tam 15 aydır Gazze’ de insanları insanlıklarından utandıran bir soykırıma başladı.

O sabah tüm dünya büyük bir şaşkınlıkla uyandı. Hamas’ ın askeri kanadı İzzettin Kassam Tugayları Gazze’ den İsrail’ e şimdiye kadar görülmemiş çapta ve etkide bir saldırı düzenledi. Rehineler alıp Gazze’ ye kaçırdı. Yüzlerce kişiyi öldürdü.

Ve İsrail o günden bu yana tam 15 aydır Gazze’ de insanları insanlıklarından utandıran bir soykırıma başladı.

Hastaneleri, okulları, camileri, sivil yerleşimleri, uçaklarla, füzelerle, tanklarla toplarla vurdu. Her vuruşlarında mezalimleri daha da arttı.

Gazze’ deki tüm yerleşimlerin ve sosyal donatıların neredeyse 4’ te 3’ ünü yaşanamaz kullanılamaz hale getirdi. Alt yapısını komple yok etti.

Gazze’ nin elektriğini kesti, yetmedi suyunu kesti. Bunlarla da kalmadı hiç bir insani yardımın Gazze’ ye girmesine müsaade etmedi. Bu kadarını kimse yapmamıştı yakın dünya tarihinde. Ama İsrail’ in Siyonist Yönetimi bunu yaptı. İnsanlara deniz suyuna şeker katıp ölmeyecek kadar içmeye mahkum etti.

Hamas’ ın başındaki ismail Haniye’ yi İran’ da güvenli konutunda daha sonra yerine geçen Aksa Tufanı Mimarı Yahya Sinvar’ ı Gazze’ de şehit etti.

Öldürerek “bitiririm” dedi olmadı. Evlerini başlarına bombalarla yıkıp evsiz bırakıp göçe zorlarım dedi olmadı. Aç susuz bırakıp bitiririm dedi olmadı. Daha çok öldürürüm hastanelerini yıkar ilaçsız, doktorsuz bırakıp tecrit ederim, üzerine yine bombalarım dedi yine olmadı. Olmadı olmadı...

Siyonist Netenyahu Rejimi, Filistin kaynaklarına göre 2.2 Milyon nüfusu olan Gazze’ de 56 Bin kişiyi katlederek şehit etti yani Gazze’ nin yüzde 5’ ini öldürüp bir onun 3 katını yaralayarak sakat bıraktı. Bebekleri, çocukları, masumları, kadınları sivilleri Soykırım yaparak tereddütsüz öldürdü.

Peki 7 Ekim’ den bu yana Gazze’ de kaç çocuk doğdu biliyor musunuz ? 60 Bin...

O akılları zorlayan Gazze ikliminde 56 Bin şehide karşılık 60 Bin yeni mücahit doğurdu Filistin’in kahraman kadınları.

İsrail’ in başta ABD olmak üzere tüm dünya Siyonist Hükümetlerinden aldığı tam desteğe rağmen Nükleer Bomba hariç tüm ağır silahları hatta kimyasal ve biyolojik silahları kullanmasına rağmen, Filistin’in kahraman kadınlarının emzirme ihtimallerinin bile olamayacağını göze alarak ve sadece Allah’ a güvenerek Filistin için çocuk doğurmaya devam ettiler.

Bu savaşın kazananı olsa bile ki her şeye rağmen olamadı, bu coğrafyanın galibinin asla İsrail olamayacağının en büyük delili doğan Filistinli bebeklerdi.

Gazze direndi. Kabulleri zorlayan noktaların ötesine geçerek direndi.

Nasıl direndiklerini hepimiz gördük. Artık tüm dünyada insanlar birisi onlara ‘’ Ben Gazzeliyim’’ dedikleri zaman saygı duyuyorlar ve duyacaklar.

Dünya’daki vicdan sahibi olan tüm insanlar da direndi.

Rabb’ in Müslüman olmayan kulları Filistin’ li Müslümanlar için direndi. Müslüman olmayan ülkelerde Müslüman olmayan Kullar Müslüman Filistin’ liler için direndi. Kiliselerinde Havralarında Tapınaklarında Filistin’ liler ve Gazze’ liler için dualar etti, sokaklarda kendi hükümetlerinin engellemelerine rağmen gösteriler yürüyüşler protestolar yaptı.

Sakın ama sakın Müslüman ülkelerin ve iktidarlarının yada hükümetlerinin liderlerinin tavırlarını asla unutmayın.

Halklarının değil yönetim ve yöneticilerinin tavırlarını asla unutmayın.

Tüm dünyaya Filistin için haykıran neredeyse tek Müslüman ülkenin de Türkiye olduğunu Filistin’ e en samimi ve en çok sahip çıkanın Türk insanı olduğunun gururunu yaşayın.

Sadece bu günü düşünmeyin. 1970’ li yıllarda Bekaa Vadisinde Filistin Kurtuluş Örgütü kamplarında eğitim alıp Filistin ve Arafat’ ın yanında çarpışan devrimci gençleri de var bu ülkenin. Yani biz Filistin’ in hep yanında olduk her zaman yanında olduk.

Enfal suresi 30. Ayet. "Allah tuzak kuranların en iyisidir. Hani o inkâr edenler seni yakalayıp zindana atmak veya öldürmek yahut yurdundan çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Oysa onlar tuzak kurdukça Allah da onların tuzağını başlarına geçiriyordu.’’

İşte bu ayet Gazze Savaşında adeta ete kemiğe büründü.

İsrail ve ABD başta tüm avaneleri kendi kurdukları tuzağa düştüler.

Önce Suriye’ yi bombaladı baktı Esad sessiz, Rusya hava savunmasını pasifledi, Suriye halkı duyarsız, Müslüman ülkeler ve yandaşları sus pus yola devam etti Netenyahu.

Önce İran Cumhurbaşkanını helikopter kazası süsü ile öldürdü. Sonra gitti İran’ da Haniye’ yi şehit etti. İran topraklarında bomba patlattı, baktı her şey normal devam. Döndü Mısır’a Refah kapısını ve tünelleri kapattırdı. Baktı her şey normal. İran hava saldırısı tiyatrosu yapmak istedi tüm füzeleri droneları Irak ve Ürdün’ de yok edildi. Durmadı yola deva etti.

Yemen’ de Husiler saldırdı, füzeler Suudi Arabistan üzerinde yok edildi. Her şey yolunda.

Lübnan’ da Hizbullah’a saldırdı. 2000 Hizbullah etkili ismini bellerindeki çağrı cihazlarını patlatılarak öldürdü İsrail. Planları tuzakları gayet güzel işliyor İran, Hizbullah Husiler gibi sözde Hamas destekçileri tek tek oluyordu.

İsrail kurduğu bu tuzakla İran, Hizbullah, Husiler risklerini bertaraf ettiğini düşündü.

Zaten Rusya Ukrayna bataklığına gömülmüştü.

Ortam çok müsaitti ABD desteği tamdı, AB emrine amade idi. Silahlar, ilaçlar, paralar gemilerle İsrail’ e akıyordu.

Esas tuzak işte burada ortaya çıktı.

Asla İsrail’ in için tehdit olmayacak Esad rejimi İsrail’in İran, Hizbullah, Husi kartlarını masadan kaldırmasıyla ve Rusyaˆnın Ukrayna bataklığında can çekmesinden dolayı müdahale gücü kalmamasından dolayı bir anda yıkılıverdi. Çünkü Esad’ ı ayakta tutan unsurların hepsi yok oluverdi.

Ve İsrail ne olduğunu anlamadan Suriye’ de en güvendiği müttefikini Esad’ ı kaybetti.

Esad’ ın İsrail’ e asla saldırmayacağının garantisi vardı ama yeni bir devlet olan Suriye Arap Cumhuriyeti Yönetimi artık İsrail için ciddi hem de çok ciddi bir risk çünkü, bu yeni oluşum Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Organik tüm bağlara sahip.

Ve İsrail’ de tüm yayınlanan tüm raporlarda Türkiye İsrail için en büyük tehdittir denilmeye başlandı bile.

Hele şimdi bir de Suriye ve Lübnan’ da askeri üslerimizi en kısa zamanda açarsak, Şam’ da Halep’ te Humus’ ta Lazkiye’ de üniversitelerimizi açarsak, Mavi Vatan coğrafyasını Suriye’ yi de içine alacak şekilde güncellersek, esas o zaman İsrail için geliyor gelmekte olan şarkısı çalmaya başlayacak.

Bu İsrail’ in Büyük İsrail hayallerinin, Aksa Mescidini yıkıp yerine Süleyman Mabedinin inşa edilmesi çabalarının artık uzun süre ortadan kalkması demektir.

İsrail ve ABD ve AB kendi elleri ile İsrail’ in en büyük güvencesi Esad rejimini yıkıp yerine en korkulu rüyasını Suriye’ de başa getirdi.

Tuzak kuran, kendisine kurulan tuzağa düşüverdi ne olduğunu anlamadan.

Bu gece imzalanan Barış Anlaşması şimdilik 6 haftalık. Ama bu bile büyük bir başarı. Bir taraftan en büyük müttefiki Esad’ ın yok olması diğer taraftan Trump’ ın artık bizi sömürmekten vazgeç barış imzala baskısı Netenyahu’ yu bu masaya zorla evet zorla oturttu.

Şimdi İsrail’ de yapılacak ilk seçimde ya da belki bir askeri darbe ile Netenyahu gidip yerine daha barışçı bir hükümet gelecek. Sonra dün ve bugün O’ nu destekleyen herkes ‘ Sen yaptın senin yüzünden oldu, dinlemedin bizi’ diyecekler. Ve Netenyahu, kabinesi ve ailesi ile birlikte hem Lahey’ de hem ülkesinde yargılanacak belki de İsrail’ den kaçmak durumunda kalacak.

Hani derler ya maç yeni başlıyor. Evet Ortadoğu’ da maç daha yeni başlıyor. Durun artık 1-1 çünkü.

Sisi yönetimin sallanacağına, Ürdün Haşimi Kralının devrileceğine, Suudi Arabistan rejiminin acil reformlar yapacağına ve belki bölüneceğine, İran’ ın karanlık ve bataklığa sürükleneceğine, Irak’ ın yeniden dizayn edileceğine, Libya’ nın artık devlet yapısını güçlendirerek ortaya çıkacağına, AB ülkelerinde hükümetlerin ve iktidar fraksiyonlarının değişeceğine şahit olacağız her birlikte.

Bu yine bir Arap Baharı ama bu sefer mevcutların yok olacağı yapraklar gibi döküleceği bir Arap Sonbaharı olacak. Ve bu Arap Sonbaharı sadece Ortadoğu’ yu değil tüm dünyadaki dengeleri yeniden şekillendirecek.

Bakın şöyle askeri güç böyle askeri güç denilen Çin’ in dünyanın nabzının attığı coğrafyada esamesi okunmuyor. Rusya’ da önce ekonomik sonra siyasal bir kriz kapıda Putin güç kaybediyor.

Her ne kadar kendi kendilerine çalıp oynuyor bizi masaya almıyor gibi görünseler de, artık Orta Asya’ da, Avrupa’ da ve Ortadoğu’ da hatta Afrika’ nın belirli bölgelerinde iş yapan yada bu bölgeler üzerine hesap yapan herkes, her şirket ve her devlet mutlaka yazdığı denklemde Türkiye’ yi bir yere koymak zorunda.

Türkiye yüz yılda bir bile gelmeyecek bir tarihi fırsatı yakalamış durumda.

Bu akıl oyununda dış etkenler ve dengeler kadar devlet aklı olan insanların katkısı yadsınamaz.

Ülkemiz artık gerçek manada devletine sahip çıkma noktasında kenetlenmek, ekonomik olarak güçlenmek adına daha çok tasarruf edip daha çok çalışmak üretmek, yolsuzlukla, haksızlıkla, rüşvetle talanla hırsızlıkla, Kamu mallarına göz dikenlerle ve her ne şekilde olursa olsun ülkeyi bölmek toplumun arasına nifak amacında olanlarla, çok daha ciddi mücadele etmek, sanayicisinin ve üreten tüm kesimlerinin önünü tamamen açarak daha verimli ve kazançlı yolları göstermek, daha çok ihracat yapıp istihdam sağlamak, bilime ve irfana ve liyakate ve en önemlisi toplumsal ahlaka ve gençlerine çocuklarına onları yetiştiren kadınlarına annelerine daha çok önem vermek zorunda.

Toplumsal adaleti, adaletin herkesin rıza göstereceği şekilde tecellisini sağlamak ve demokrasimizi her alanda güçlendirmek ve daha da çok öncelemek durumundayız.

İktidar halka kesin olarak güven vermek, halkın talep ve beklentilerini karşılamak için daha çok çalışmak, tüm kamusal alanlarda şeffaflığı ve tasarrufu gerçek manada tesis etmek ve sabredin demek yerine ülkenin ekonomisi başta temel sorunlarına acil çözümler üretmek zorunda.

Muhalefet ise artık dünya siyasetini ve ticaretini, dünyada yeniden kurulmak istenilen ve yakın zamanda değişecek güç dengelerini, ve toplumu ve toplumun gerçek beklentilerini objektif olarak okumak, her şeyi ekonomi üzerinden konuşmamak, çok daha iyi ulusal ve uluslar arası okumalar yapmak, anlamak ve ürettiği her alternatifin söylediği her önerinin ayakları yere basan ve uygulanabilir olmasını sağlamak durumunda.

Bakın bu ülke ciddi bir askeri güce ulaştı. Kim ne derse kesin biz 80 milyon hepimiz asker milletiz. Dünyada 17 Ülkede askeri üssümüz var. Bu ülkenin insanı sofrasına önem verir ama sahadaki cephedeki başka ülkedeki evlatlarının can güvenliği sofrasından önce gelir.

Bu ülke seçmeni artık sadece sofrasına kesesine bakarak oy vermiyor bundan sonra da vermeyecek.

Bu ülkede siyasetin tüm mekanizmaları halkın sandığa giderken ne olursa olsun ya da bu olmasında kim olursa olsun düşüncesizliği ile gitmesini önlemek durumunda.

Ülkemiz yakaladığı belki de son 400 yılın en büyük fırsatını, siyasetin tüm mekanizmalarının aklı selim davranması ile kazanca çevirirsek uzun yıllar sürecek bir refaha sahip olacağız ki bu bizim Gönül Coğrafyamızın da refahı demek.

Gazze’ li tüm şehitleri, Gönül coğrafyamızın tüm şehitlerini bir kez daha saygı, hürmet ve minnet ile selamlıyorum. Gazilerimize ve tüm savaşanlarımıza kolaylıklar sabırlar diliyorum.

Gazze için yumruğunu havaya kaldıran Rabb’ imin tüm kullarına şükranlarımı sunuyorum.

Allah’ ın bize verdiği aklı kullanmamız ve vicdanımızın kutsal sesini duymamız duasıyla...

Vesselam...

16 Ocak 2025

Hasan Fatih Özsümer