Gündem öyle çok ve öyle çabuk değişiyor ki, daha bir konuya odaklanmadan bambaşka bir yerden bomba bir haber konusu çıkıyor. Dünyada bu konuda da lider olduğumuz kesin, hareket, olay, entrika, heyecan, endişe eksik değil memleketimizde…
Pazar gecesi ekranla, sosyal medyayla pek haşır neşir olmam, yatarken aklımda ressam Günseli Kato’ya okkalı bir cevap vermek vardı; sabahın erken saatlerinde bilgisayarımın başına oturdum ve daremedya.com’da dün oynanan Göztepe-Altay maçında yaşananları okudum. Bir spor müsabakasında kan dökülmesi nasıl izah edilir bilemiyorum, hem de medeniyet seviyesiyle övünen İzmir gibi bir ilimizde! “Ben sporcunun zeki çevik ve ahlaklısını severim” diyen canımın içi Kemal Paşa eksik söylemiş anlaşılan, ‘taraftarın da aklı başında olanını severim’ diye ekleseymiş keşke. Yazacak söyleyecek çok şey var ama girmiyorum o topa, bir maçı böyle bulandıran ve kan dökenler için “kendi utançlarında ezilsinler, sokağa çıkamasınlar, kimsenin yüzüne bakamasınlar” diliyorum.
Dönüyorum ressam Günseli Kato meselesine; muhakkak okumuş, duymuşsunuzdur. Bir dönem Japonya’da yaşayan ve yıllardır o yaşadığı dönemi ballandıra ballandıra anlatan ve nedenini anlamadığım bir şekilde kendisiyle bu konuda bıkıp usanmadan röportaj yapılan Kato, doğurmayan kadının eksik olduğunu söylemişti katıldığı bir televizyon programında. Kendisiyle tanışırım, ortak dostlarımız çoktur, çok tatlı dilli kadındır, sanat yönünden ne noktada olduğu ve eserlerini değerlendirecek biri değilim ama tanıdığım kadının bu çıkışı büyük hayal kırıklığı oldu benim için.
Haber sosyal medyaya düştüğünde Günseli Kato’ya haksızlık edildiğini düşündüm ilkin, çünkü medyanın cümleleri çekip çevirip kendi istediği gibi başlık atma hevesi vardır ya! Kendi kendime o kadar sert söylememiştir, kadın eksiktir dememiştir diyordum, hemen bahsi geçen programı izledim ve ben şok!
“Çocuk doğurmak kadar güzel bir şey yok” diyen Kato’ya, sunucu Ceyda Düvenci müdahale ediyor zarif bir şekilde ve “İsteyene” diye ekliyor.
İşte ne oluyorsa ondan sonra oluyor ve Katomuz sazı eline alıyor ve başlıyor döktürmeye; “Orası beni ilgilendirmiyor, bir kadının çocuk doğurmuyorsa eğer, eksiği vardır” diyor ve devam ediyor, “Ben bunu bilir bunu söylerim, kadının kadın olması için çocuk doğurması gerekir. Doğurduğunuz andan itibaren mertebe kat ediyorsunuz”…
Çok merak ettiğim bir şey var, dedim ya ortak dostlarımız çok diye, medyadan özellikle.
Sürekli buluştukları, yemek yedikleri, gezilere çıktıkları arkadaşları var Kato’nun, çoğu bekar, çoğu çocuksuz. Acaba o arkadaşlardan Kato’ya “Amma ayıp ettin” diyen çıkışan olmuş mudur veya Kato herhangi bir sebepten çocuğu olmayan bir kadınla karşılaştığında, arkadaşı olsun olmasın “Öyle demek istemedim, beni yanlış anladınız, kalbinizi kırdıysam özür dilerim” demiş midir?
Kato gibi düşünenlere verecek cevap çok, anne olmanın doğurmak olmadığı gibi mesela, annelik nedir konusunda mesela ama kalp kırmaya ve tartışmaya ne gerek var?
Kadın olarak veya erkek olarak eksiklerimiz var elbette, kim kusursuz ki; anne olmak kadını tam ve kusursuz yapmaz, bakın burada doğruluk payı var, eksik sayılabilir daha doğrusu kendinizi eksik hissedebilirsiniz.
Vicdansız ahlaksız edepsiz hadsiz olmak daha büyük eksiklik bence, bunları ne yapacağız.
Dedikoducu entrikacı, sevimsiz, hayatında bir tek insana hayrı dokunmamış, eve temizliğe gelen yardımcısına eski tişörtlerini veriyor diye kendini hayırsever zanneden ama doğurmuş çok kadın tanıdım İstanbul cehenneminde.
Onlar ne olacak?
Demek ki kadın olmaktan öte bir mertebe daha var ki o da insan olmak! Zor elbette, orası için didinmek lazım, sonsuzlukta “hiç” olabilmek için.
Belki Günseli Kato’ya teşekkür etmek lazım, bizi bize hatırlattığı, düşündürdüğü, anneliği ve insanlığı sorgulattığı için. Yoksa yaşayıp gidiyor insanoğlu, nefes alıp vermek yaşamaksa…
28 Kasım 2022
Elif Aktuğ