Niceleri vardır ki, başı takkeli, dilleri Kuran okur, yalan söyler, çıkar dönekleridir, kalpleri kin, fesat, yalan, pislik üretir.


İnsan, doğuş itibarı ile, bazı tercihlerin içerisinde bulur kendini. İsmi, kimliği, coğrafyası, rengi bunu gösterir. x

Bu donanımın gereğidir, inanç ve ilim açısından. 

Bu değişim, zaman , mekan, toplum,coğrafya,gelişim oldukça, müspet veya menfi alanlara,tercihlerini, rüşt halinde, bazende şartların da etkisi ile değişikliğe uğrayabiliyor.Burda önemli olan ahlaksızlığın,hüküm sürdüğü ortamlarda, ahlaklı olabilmektir.

Donanımı, iyide, ahlakta, kazanıma çevirmek.Her masum görünüm, masumiyeti onaylamaz.

İnsanı insan yapan, yücelten de budur. Ahlak, kendi maksadı için, irade terbiyesi pozitifse, hiç bir şeye ihtiyaç duymaz. İnsan ahlakı, hayatın her safhasında, insanın önüne koyduğu, olgular karşısında ki,tavrı ile ölçülür. Suret, dış görünüş, aidiyet, ideolojik bağ, siyasi görüş, işaretler, kimlik, mahallecilik, mal, makam, servet, onu yüceltmez. Temel nokta, insanlık, bu alanlara değer verir. Takvada ki üstünlük de, erdemli ve ahlaklı olmaktır. İyilerin tercihi, kötülerin karşısıdır. Herhangi bir ahlaksızlık ve kirli ilişkilerin, mensubu,  herhangi bir mahalleden, ideolojiden, dini gruptan, inançtan da olsa,onu temize çıkarmaz. 


“Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zer-düz palan vursan, eşek yine eşektir.”Ziya Paşa” eşeğe altın semerde vursan, yine eşektir diyor. 


Yani, hırsız, soyguncu, ahlaksız, yalancı,başı takkeli olsa, dili Kuran okusa, ideolojisi, kimliği, rengi, siyasi görüşü, sağcısı, solcusu, Türk’ü, Kürdü, inancı, mezhebi,milliyetçisi, devrimcisi, kemalisti, gericisi, çağdaşı, ne olursa olsun, onu temize çıkarmaz. Aslolan bu düşüncelerin sahipleri, ahlaklı ise,mensubu oldukları temsil alanlarına değer katar.

Günümüzde, öyle insanlar vardır ki,her statüden de olsa, her kirliliğin mensubu, değerlerin altına sığınarak, ahlaksızlıklarını, gizlediklerini zannediyorlar. Hak yiyorlar, cinayet işliyorlar, her türlü gayri meşru işleri yapıyorlar, ama kendilerini bir mensubiyetin üyesi olmakla, taraf toplayabiliyorlar. 

Bu anlayış cahiliye döneminin anlayışıdır.Rahmetli Osman Bölükbaşı, hatıralarından okudum, devrinin pisliklerinden öyle şikayetçi idi ki, oğluna vasiyetin de, oğlunun adını koyarken, ülkenin, pisliklere battığını, az su ile bu pisliklerin temizlenemeyeceğini, Deniz koydun ki adını, oğlum, sen temizlersin dediği,ç aresizliğin,üzüntünün,isyanıdır. 

Bugünler öyle değil mi? Cinayetler, ahlaksızlıklar, soygunlar, adaletsizlikler, skandallar, mensubiyetin, gücün, görünümleri ile kapatılıyor. Yani yanlışta, doğru aramak, doğruda, yanlış aramanın yolları, ahlaksızlığı getiriyor. 


Ayrışmaların, kibrin, övünmelerin, arttırmada yarışmaların(et-tekasür), örtüsü,aidiyet duyguları ile kapatılıyor. Kaportalar süslü, cilalı, motor arızalı der. Prof. Dr. Niyazi Kahveci.
Bu türler, ülkede en yetkili makamda da olsa;kurt, kümese bekçi de olsa,orda adil bir düzen olmaz. İşte kaderimizi belirleyecek seçimlerimiz, suretle,
aidiyetlerle,statülerle,inançlarla,örgüt mensubiyetleri ile değil, adaletli yaptırımlara,bakarak olmalıdır. 


Niceleri vardır ki, başı takkeli, dilleri Kuran okur, yalan söyler, çıkar dönekleridir, kalpleri kin, fesat, yalan, pislik üretir. 

Asıl bunları bilmek ve idare alanlarına yaklaştırmamak görev ve sorumluluğumuz olmalıdır.Karekterimiz neyse, kaderimizi belirler. Bülbül güle, karga çöplüğe konar. 

Akıl fukaralığından, kirliliğinden,aklın hür ve iyide zenginliğine, yönelme tercihimiz,insanlığımıza katkı üretir.

Akıl, bilim, demokrasi, hukuk, ahlak tercihimizi iyiye ve faydalıya yöneltir. 

28-07-2024

Kemal ALBAYRAK