Kimi zaman geceleri bir türlü sabah olmak bilmiyor. Gece bitmiyor değil mi?
Biliyor musun Hoca, sabahları uyandığında çok çirkin ve çekilmez oluyorsun. Gözünü açtığında aynada çirkin, yaşlı ve asık suratlı yüzünü görüyorsun. Sağdan bakıyorsun, kıllı çirkin bir adam, soldan bakıyorsun kıllı çirkin bir adam.
Kimi zaman geceleri bir türlü sabah olmak bilmiyor. Gece bitmiyor değil mi?
Bazen makale yazıyor, bazen düşünüyorsun. İşler bitmiyor, okunacaklar, yazılacaklar yağmur gibi yağıyor başına. Kimi zaman belin ağrıyor, kimi zaman bacağına sızı giriyor. Hep kendine vakit ayıramadığından şikâyetçi değil miydin? Al sana vakit! Hem de bol bol!
Yıllar sonra ilk kez sabah erken kalkmak zorunda kalmayacaksın! Ne okunacak sınav kâğıtları ne bitirilecek projeler var. Emekli olunca ilk ne yapacaksın?
Bak, bir kere kendini fakültedeki o küçücük odaya kapatmayacaksın. Akşama kadar sandalyede oturmayacaksın. Mesai derdin olmayacak. Kendi evinde, kendi mahallende, istediğin zaman yatacak, istediğin zaman kalkacaksın. Havayı kokladığın zaman mesai kokmayacak.
İyi yanından bak hayata. Artık yanında, sağında solunda hep sen ve sevdiklerin olacak. Yabancı gözler, rekabet halindeki gözler değil, içinde kendini göreceğin o ceylan gözler olacak yanı başında.
Sonra herkes her şeyi sınıftaki gibi konuşmayacak. Her kafadan bir ses çıkmayacak. Herkes aklına ilk gelen şeyi bağıra bağıra anlatmayacak bir diğerine. Kemal Sunal’ın filmlerindeki amele pazarı gibi olmayacak yaşayacağın hayat.
Hani sen ofiste bunaldığın zaman, Ümit Yaşar’ın o çok sevdiğin dizelerini söylerdin ya sürekli;
“Konuşacak birini bulmak kolay da,
Susacak birini bulmak zor.
Susacak ne çok şey var oysa susmak;
İliklerime kadar doluyum anlamında.”
Hoca, eve gittiğinde, karşılıklı oturup birbirinizin gözlerine bakarak susacağın biri olacak yanında.
O suskunluğunda, o sadeliğinde, o duruluğunda Cennet sakinliğini, Cennet havasını tadacak, hissedeceksin.
Dünyanın en güzel gülen kadını olacak her an yanında. İster susarak konuş, ister konuşarak sus.
İşte sana sevgili!
Hem de “Kalbinde kalbin duruncaya kadar sevgili olan bir sevgili.”
Zaten senden istediği mihir de bu değil miydi? Hatırlasana;
“Ben mihrimi yeniden belirledim. Senden isteğim kalbinde, kalbin duruncaya kadar sevgili olmak!” diye söylememiş miydi bir akşam çayında? Sen de;
“Aldım kabul ettim, baş tacı ettim!” demiştin. “Yalnız, kalbim duruncaya kadar değil, hem dünyada hem ahirette sevgili kabul ettim!”
Şimdi sen bunları düşünmekten vazgeç. Sürekli geçmişi düşünmek senin her dakikanı geçmişte yaşamana ve içinde bulunduğun anı değerlendirmene engel olur. Geçmiş yaşamlar insanın en iyi öğretmeni ve eğitmenidir. Geçmişte yapılan her şey iyi bir değerlendirme ile şimdiki anını aydınlatan bir güneş gibi sana yardım eder.
Bak, bir de nasıl olacağını bilmediğin gelecek için endişelenme. İçinde bulunduğun anın sonrası için bir garanti yoktur. Kelebekler için yarın yoktur. Bu insan için de böyledir. Yarın aslında bugündür. İçinde bulunduğun her an’ı sev. Sana en fayda sağlayacak an, içinde bulunduğun an ve o an ilişkide bulunduğun insanlardır. Bak emekli olunca kendine bol bol vakit ayıracak, doya doya gülecek, hayatında dişe dokunur değişiklikler yapacaksın. Haydi bakalım, kaliteli yaşam için neler yapman gerektiğini ileride tek tek anlatacağım.
Hoca! Hele bir yaşa da görelim inşallah.
Görelim mi dedim? Bak yine kendime pay çıkardım. Eee, haksız da sayılmam yani!
Sen ben, ben sen değil miyiz sonuçta!
Sen benim bedenim, ben senin düşüncen değil miyim?
Off, amma da duygusala bağladık!
Şununla karşılaşınca, bununla görüşünce, şöyle olunca, böyle olunca...
Cak cak cak...
Ben şimdi sana ne diyeceğim bak. Sabahtan beri sözü dolandırıp duruyorum. Asıl söylemek istediğime bir türlü gelemedim.
Sen şimdilerde elli yaşını geçtin. Rabbim ömür verir de dünya yüzeyinde biraz da nefes alıp verebilirsen eğer, bundan sonraki kalan ömür bakiyenin daha kaliteli geçmesi için neler yapman gerekir, nelerden sakınmalısın, nelerden kaçınmalısın, asıl ben sana bunu anlatmak için kalemi elime almıştım. Ama sen beni lafa tuttun ve bir sürü gevezelik ettirdin.
Artık sana kulak vermeyeceğim. Beni çaktırmadan yönlendiriyorsun. Şimdi ben konuşacağım. Hem de istediğim gibi konuşacağım ve sen de beni dinleyeceksin.
Tamam mı? Anlaştık mı?
Anlaştık öyleyse. Ancak bu günlük bu kadar yeter. Sonra devam edelim.
Vesselam!
7 ŞUBAT 2025
Dr. Mahmut AÇIK