Aç karnına yüz beş, tok karnına yüz yedi geliyorsun. Bu güne kadar da maşallah iyi beslendin. Öküz gibi yedin içtin demeyeceğim zira asıl bu saatten sonra öküz gibi yiyip içmen gerekecek.
Günaydın Hoca!
Yeni bir güne daha seninle beraber başladık.
“-dık” ekini kullanıyorum zira sen ne yaparsan ben de aynı şeyi yapmış oluyorum biliyorsun. Sen benim bedenimsin sadece. Tek farkımız bu.
Beyin bende, hamallık işi sende.
Eee, olsun o kadar be Hoca! Sıkma canını. Bir gün sen de büyürsen eğer, senin de beyin olacağın zamanlar elbette gelecektir. Ben seni anlayabiliyorum. Her anını, her duygunu biliyor ve anlıyorum.
Aslına bakarsan belki de şu dünyada seni anlayan yegâne ve tek kişi benim biliyor musun? Mesela son yıllarda bir yarım kalmışlık hissediyorsun.
Her şeyin yarım.
Hatta aldığın nefes bile.
Yarım kalan ne varsa hepsinin yol arkadaşı; mutsuzluk, çaresizlik, kendini kötü hissetme, yalnızlık duygusu...
Evet bunların hemen hepsini yaşadın sen.
Biliyor musun, bütün bunların tek ilacı sadece birazcık zaman. Evet birazcık zaman. Gerçi elli yaşını geçtin, bir bilinmeze doğru gidiyorsun. Ne kadar daha yol alabilir, ne kadar daha gidebilirsin onu sadece Allah bilir. Sen kalan zamanını iyi değerlendirmeye bak bundan sonra olur mu? Unutma;
“Yaş kemale erince günler kısalır, hazinleşir, gölgeler uzarmış.
Teşrinlerin bu hüznü geçermiş ta iliklere.
Ve
Yaş kemale erince insan duyarmış yerin dile gelmiş sukutunu.”
Madem yaş kemale erdi, kalan günler sayılı ve sınırlı. Gölgeler aldı başını gitti, uzadıkça uzadı. Teşrinlerin sadece sessiz sükûtu değil, aldığı nefes duyulur oldu. Hazan vakti geldi, ikindi üzerimize çöktü. O halde eğer Rabbim ömür ve sağlık verirse biraz daha dikkatli yaşamalısın.
Sen ne kadar dikkat edersen ben o kadar faydalanırım bundan. Unutma, sen ne yersen ben onu yiyor, sen ne içersen ben onu içiyorum. Sen ne duyar hissedersen ben onu duyuyor ve hissediyorum. Gerçi sen bu günlerde beni biraz göz ardı edip, Sevdan’a sesleniyorsun ve ona Bozkırın Tezenesi Neşet Usta’nın dediği gibi, “Sen benimsin ben de senin!” diyorsun ama neyse kıskanmıyorum seni. Zira sen mutlu olunca ben de mutlu oluyor, sen sağlıklı olunca ben de sağlıklı oluyorum. O halde ne yapmalı?
İyi dinle beni. Haydi, seninle, “ORTA YAŞ SONRASI İYİ YAŞAM HARİTASI” çıkaralım. Orta yaş sonrası iyi hayat/yaşam listesi yapalım.
Nereden çıktı bu orta yaş problemi deme. Bu, ergenlik gibi, kadın olsun, erkek olsun hemen her insanın yaşamak zorunda kaldığı bir durum. Kimisi bunun problemlerini hisseder ve etrafına hissettirir, kimisi de sessiz sakin bir şekilde atlatır.
Bu tanımı ben kullanmadım.
Bu tabiri Psikolog Elliet Jaques kullandı ilkin.
Sonra da işi gücü olmayan psikologlar tarafından kabul gördü ve bu güne kadar geldi. Bak bu gün de biz konuşuyoruz seninle.
Kadınlar ve erkekler bu orta yaş krizini farklı farklı yaşarlar. Biz erkekler işi biraz daha abartırız herhalde. Pahalı araba almaya çalışırız mesela. Giyim tarzımızı, saçımızı sakalımızı değiştirir, farklı sosyal ortamlara girme isteği yaşarız.
Kadınlar ise fıtratlarının gereğini yaşarlar. Güzel görünmek ilk öncelikleridir. (Laf aramızda kalsın; aslında tabiata baktığında erkek hayvanların dişilerden daha süslü, gösterişli yaratıldığını görürsün. Tavus kuşunun, aslanın ve diğer hayvanların pek çoğunun erkek olanları süslüdür.) Depresyon ise çok çabuk yakalandıkları bir baş belası.
Ben sana orta yaş problemlerini anlatmayacağım burada. Bu problemleri anlatan sayfalarca yazılar dolaşıyor ortalıkta. Sen sen ol, hepsine kayıtsız şartsız inanma. Çoğu safsata. Gel sen beni dinle. Senin en yakın dostun benim. Sırdaşın ve her halini bilen benim. Ben sana orta yaşa gelmiş, hatta geçmekte olan bir birey olarak bir yaşam haritası çıkarmaya çalışacağım. Bu dönemi daha iyi, daha sağlıklı, daha huzurlu nasıl yaşarız onu anlatmaya çalışacağım. Aldın kabul ettin mi?
Duyamadım!
Hah, ‘evet’ diyorsun yani!
İyi o halde. Canını sıkarak, sana kilonu hatırlatarak başlayayım işe. Yüz kilonun üzerinde olduğunu unutma. Aç karnına yüz beş, tok karnına yüz yedi geliyorsun. Bu güne kadar da maşallah iyi beslendin. Öküz gibi yedin içtin demeyeceğim zira asıl bu saatten sonra öküz gibi yiyip içmen gerekecek. Sen şimdiye kadar aslan gibi yiyip içtin. Haydi, bakalım, aslanlık dönemi bitti. İlk iş, yeme alışkanlığını değiştir ve artık etçil değil, otçul ağırlıklı beslenmeye başla. Öküz gibi ye! Ama dikkat et bu öküzlük sadece yeme içme alışkanlığında geçerli, sakın davranışlarına yansıtma bunu. Bu saatten sonra davranışların daha nazik, daha kibar ve daha anlayışlı olma yolunda ilerlemeli.
ü Yeme içme alışkanlığını değiştir:
Artık, bitki ağırlıklı, sebze ağırlıklı yemeye başla.
Eti azalt. Aslanlık dönemi bitti.
Yiyip içtiklerinin miktarını da azalt.
Yükü hafif, değeri yüksek besinlere yönel.
Zor mu geliyor sana? Hiç zor gelmesin. En sevdiğin insanlar da sana eşlik ederse, bu meseleyi tereyağından kıl çekme kolaylığında halledersin Allah’ın izniyle. Benim sana söyleyeceğim şeylerin hepsine eşini dostunu da ortak et. Sana bu güne kadar olduğu gibi, bundan sonra da yol arkadaşı olsunlar. Orta yaş sonrası iyi hayat arkadaşı olsunlar.
Yeme içme alışkanlığını değiştirdikten sonra ne yap biliyor musun?
ü Tak koluna eşini yürü:
Yürü be Hoca! Kim tutar seni! Düşünsene, eşofmanları giymiş, ayağına yürüyüş ayakkabılarını takmış Sevdan’ı da yanına almışsın. Al sana dünyada iken huzurun, güzelliğin ve Cennetin bir nüvesi, örneği, misali.
Yürü yürüyebildiğin kadar. Artık hayatına daha çok hareket katmalısın.
Unutma;
Paslanmamak için, günlük en az beş bin adım atmalısınız.
Eğer yağlanmamak isterseniz bu adım sayısını yedi bin beş yüze çıkarmalısınız.
Yok, eğer biz sağlıklı olmak, sağlıklı kalmak ve sağlıklı yaş almak (yaşlanmak değil) istiyoruz diyorsanız eğer o zaman da on bin adım için biraz çaba göstermelisiniz.
Tabi ki bunlar günlük atılması gereken adımlar. Anladın değil mi? Bir daha anlatmama gerek var mı? Yürüyüş mutlaka tempolu olacak bunu unutma. Formül basit:
Paslanmamak için 5.000 adım,
Yağlanmamak için 7.500 adım,
Sağlıklı yaş almak için 10.000 adım.
Hem de günlük, hem de tempolu, hem de yanında en sevdiğin biriyle.
Okey mi?
Okey, okey!
(Devam edeceğiz)
Vesselam!..
20 Şubat 2025
Dr. Mahmut AÇIK