Gündüzleri ise kettle da kaynamış su ile yapılan, tadı tuzu, özü lezzeti olmayan yapay kahveler içtin küçücük ofisinde.

Günaydın Hoca!

Yeni bir güne ‘merhaba’ diyebilmek, Allah’ın insanlara lütfettiği çok özel bir ikram olsa gerek.

Oooo, dur bakalım hemen suratını asma. 

Evet biliyorum şu an içinden ne geçirdiğini.

Yepyeni bir güne yeni bir yaşam tarzıyla, mesaisiz, işsiz, bağımsız ve emekli olarak merhaba diyebilmen için, şunun şurasında kaç günün kaldı ki?

Üç beş gün, bilemedin bir hafta yedi gün.

Allah ömür verir de nasip ederse, en fazla bir hafta sonra akşam çoluk çocuk yattıktan sonra, al Sevdan’ı karşına, diz dize, göz göze otur ve şöyle bol köpüklü bir Türk Kahvesi için beraber.

Ne inatçı adammışsın sen be Hoca! Seni böyle bilmezdim ben.

Yıllarca uykum kaçar diye akşamları ağzına Türk Kahvesi koymadın.

Gündüzleri ise kettle da kaynamış su ile yapılan, tadı tuzu, özü lezzeti olmayan yapay kahveler içtin küçücük ofisinde.

Neydi o öyle?

Bir insan bir günde kaç büyük bardak hazır kahve içebilir, hem de süt ve süt tozu olmadan? Derdin neydi söyle bakalım? Her ders arasında dikkatini toplamak için içiyorum diyordun. Tabi akşama kahveye yer kalmıyordu değil mi? ‘Gece uykum kaçıyor’ bir bahane miydi yoksa?

Haydi kendine acımıyorsun, bana da mı acımadın?

Sen ne alaka deme sakın!

Biliyorsun, sen benim, ben de sensin.

Günde beş büyük bardak hazır kahve içmek aklı başında hangi insanın yapacağı bir hareket. İnşallah bağımlılık yapmamıştır ya da ne bileyim midene bir zarar vermemiştir. Artık bunu da ilerleyen günlerde göreceğiz. Ders mers yok. Teneffüs de yok. Kendini her gün balık tutup, piknik yaparken de hayal etme sakın. O da çalışmaya bu kadar alışmış bir adamın birden bire geçeceği bir evre değil.

Bazen seviyorum seni biliyor musun? Her zaman değil ama bazen.

Sen mi?

Ben biliyorum ki sen kendini her zaman seviyorsun. Şu huyundan bir vazgeçemedin gitti! Unutma, tevazu candır. Bırak artık şu ukalalığı.

Büyükler, “Sabret, şükret, seyret!” demişler dedin geçenlerde sınıfta bir delikanlıya.

Hiç yakıştıramadım sana!

O seyir bu seyir değil, bunu sen benden çok daha iyi biliyorsun.

Sen, önce hayata sabret. Sonra haline, içinde bulunduğun duruma şükret. Sonra mı? Sonra da otur seyret bakalım, senin o kıt aklının almadığı ne neticeler verecek yaşadıkların.

Mevlam neler düşünmüş, neler yaratmış, ne hikmetler var yapılan işlerde?

Kim bilir, demiyor mu Allah;

Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz.”(Bakara,216).

O halde otur seyret! Seyret ama televizyon dizilerini, YouTube’yi, Instagramdakireels videolarını değil;an’ı seyret, bin bir hikmeti seyret, var olanı ama şimdiye kadar göremediklerini seyret. Bilirsin;

“Hak şerleri hayreyler,

Zannetme ki gayreyler,

Arif an’ı seyreyler,

Mevla görelim neyler,

Neylerse güzel eyler.”

Sen mi? Sen boş ver onu bunu otur sadece seyret!

Vesselam!..

11 Şubat 2025

Dr. Mahmut AÇIK