Siyaset Cadı Kazanına döndü yine ülkemizde.

Ankara’ da yaşayıp ülkemizin yönetiminde olan iktidar ve muhalefet siyasetinin gündemleri ile ülke halkının toplumunun gündemi çok farklı.

Yerel seçimlerde Cumhur İttifakının kaybetmesinde 2 ana faktör vardı.

  1. Cumhur İttifakı seçmeninin sandığa gitmemesi.
  2. Sandığa giden Cumhur İttifakı seçmenlerinin kendi İttifak adaylarına oy vermemesi.

Siyasilerin hepsi seçim sonuçlarından kendi adına çıkarım yaptıklarını, not ettiklerini, ders aldıklarını falan söylüyorlar.

  • Seçimde sandığa gitmeyen çoğu Cumhur İttifakı seçmenin mesajını kimse almamış, alamamış.

Bu insanlar kısaca ve kabaca şunu söylediler, ‘ Ey iktidar yordunuz, kırdınız, üzdünüz beni. Ey muhalefet Size de güvenmiyoruz.’

  • Peki, sandığa gidip bu sefer Cumhur İttifakı dışında başka partilere oy veren Cumhur İttifakı seçmeni ne dedi? ‘ Ey iktidar senden memnun değiliz bizi üzdün, gösterdiğin adaylardan ve teşkilatlarını da beğenmiyor ve güvenmiyorum. Beni çantada keklik görme.’

Seçimler bitti. CHP’ de zafer şarhoşluğunu önleme çabaları varken, Ak Parti İstakoz paylaşımları, Maldiv tatilleri, Belediyelerdeki borçlar, binalar, makam odaları, kadrolaşma, kiralanan arabalar, Rolex takan grup Başkan Vekilleri üzerinde hırpalandıkça hırpalanıyordu.

Kaybetmeyi bilmeyen ve ilk defa kaybeden İktidar kadroları bu salvolara karşı direnemiyor, yapmaya çalıştıkları açıklamalarla adeta Tüy Dikiyorlardı yaptıklarının üzerine.

Tabanda teşkilatta moraller sıfırın altına indi. Partiden istifalar çığ gibi geliyordu çünkü tüm Ak Partili belediyelerde çalışanlar ya da buralarla iş yapanlar can havliyle e- devlet üzerinden basıyorlardı istifayı.

Zaman siyaset yapma zamanıydı ve Erdoğan’ ın siyasi zekâsı devreye girdi yine.

Gündem Yeni Anayasa.

Erdoğan önceden pişirip hazırladığı yemeği ortaya çıkardı, herkeste eline kaşığı alıp sofraya oturdu.

Sanki ülkenin milletin çözüm bekleyen en öncelikli sorunu buymuş, tek derdimiz Anaysa imiş gibi.

Ama bana sorarsanız Yeni Anayasa ve tartışmaları şuan için sadece gündem değiştirecek veya yakalayacak bir proje lansmanından ibaret.

Çünkü ortada konuşulacak bir metin bile hala açıklanmadı ve belki de yok.

Erdoğan düğmeye basmıştı.

Aradan çok kısa bir süre geçti ve ne hikmetse liderler arasında diyalog kanalları açıldı yıllar sonra. Meclisteki 23 Nisan resepsiyonunda başladı sempatik hareketler karşılıklı olarak. Özgür Özel ile birlikte oturmalar, randevulaşmalar, karşılıklı nezaketli konuşmalar. Hatırlarsınız hepsini.

Ve devamında CHP Genel Başkanı Özgür Özel önce Ak Parti Genel Merkezinde Erdoğan ile sonra Meclis’ te Bahçeli ile görüştü.  Özgür Bey Külliye olmazsa sevinirim demişti ve istediğini de almıştı. Müthiş bir Özgür Özel sempatisi yaratılmaya çalışılıyordu. Kameralar Özel’ de gündem sadece Özel idi.

Bu arada sempatinin etkisiyle sanırım kendi mahallesinden ‘ ne oluyor yahu’ dedirtecek kabuller yaptı, açıklamalar yaptı.

Arapça tabela konusunda ki GAF, Gazeteci olduğu söylenen Taha Karagöz ile görüşmesi gibi. Her ne kadar İmamoğlu engelledi deselerde, Özel zafer günlerinde 1 Mayıs için gideceğiz demesine rağmen Taksim’ e gitmedi.

Dün kendisini duvardan duvara vuran iktidar medyasında duyduğu övgü dolu sözler, Özel’ e doğru yolda olduğunu hissettirdi.

Açık oturumlarda sadece Özel güzellemeleri yapılıyordu.

Meclis Başkanı da boş durmadı.

Erdoğan atağa kalktığı zaman tam saha presle kalkar siyasette.

Mecliste grubu bulunan Tüm siyasi Partilerin gruplarına giderek Genel Başkanlar ile Anayasa için uzlaşma zemini arama görüşmeleri yaptı Numan Kurtulmuş.  Üstelik ortada bir metin yokken.

Zira Yeni Anayasanın Meclis çoğunluğu ile yapılmasını istiyor görünüyordu iktidar, çünkü şu an referanduma yeni Anayasayı götürecek Meclis aritmetiğine bile sahip değil Cumhur İttifakı Anayasa’ yı yapsa bile.  

Erdoğan bu hamlelerin hepsini yaparken ve Özel de bu oyuna istemsizce dâhil oldu.

Ve Özel karşı mahalleye ‘ ben kavga etmeye gelmedim bize verdiğiniz oylara ya da sandığa gitmediğinize pişman olmayacaksınız’ mesajını verme çabasına düştü. Oysa seçimlere daha 4 yıl vardı.  

Kendi mahallesinden de yemediği taş kalmadı. Derin CHP sessizce izlemeye devam etti.

Kemal Bey ile çatışan açıklamaları bile oldu Özel’ in.

Burada galibiyet heyecanı ile sanırım atladığı bir nokta vardı.

O noktada, gündemi elinden kaçırmasıydı.

Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu’ ndan ya da derin CHP’ den bu konuda bir tepki tavır yada ikaz gelmedi.

Süreçte Özel kendi mahallesinde yıpranıp mahallesinden taş yemeye başlarken, Onlar seyretmeyi tercih ettiler.

Çünkü içten içe kongre planları yapılmaya başlamıştı CHP ‘ de.

Erdoğan burada her zaman olduğu gibi siyasi zekasını çok iyi kullandı. Özgür Özel ile görüşerek topluma ‘ değişeceğim, yumuşayacağım’ mesajını verirken, gündemi Yeni Anayasa tartışmaları zeminine çekerek Partisinin ve kendisinin daha fazla tartışılarak yıpratılmasını engelledi. 

Araya Öğretmen atamaları ve Türkiye Yüz yılı müfredatı tartışmaları, üzerine Yargıtay seçimleri, üzerine Fenerbahçe Kongresi, Gezi Davasının yeniden görülmesi, Kobani davasının kararının açıklanması, S&P ülkenin kredi notunu yükseltmesi, düşen CDS puanımız, yapmış olmak için açıklanan tasarruf paketi derken, CHP’ nin kazandığı zaferin etkisi çok kısa sürede söndürüldü.

Ve bu arada iktidar medyası üzerinden Özgür Özel’ i parlatılarak 2028 için şimdiden Yavaş ve İmamoğlu’ na karşı ön almaya çalışılıyordu.

Erdoğan, iki ay geçmesine rağmen seçimlerin üzerinden, ne kabine de ne de Genel Merkez ve Teşkilatlarında tabanını rahatlatacak, gazı alacak, moral motivasyonu sağlayacak, ‘ ders aldım işte sonuçları’ diyebileceği operasyonları ve değişimleri henüz yapmadı, bekletti ve bekletmeye devam ediyor.  Ama bu gündem maddesi değil artık, yani yapılanlar heyecan ne kadar yaratacak hep birlikte göreceğiz.

Tepki alan milletvekilleri ve Yöneticiler sessizce yerlerini korumaya devam ediyor. Bu da gündem maddesi değil.

AK Parti sakinleşmeye başladı ve gündem AK Parti üzerinden çekildi. Seçim yenilgisinin üstü hassa bir şekilde örtüldü dolayısıyla Erdoğan çok kısa sürede yine sorgulanamaz oldu. Gündemden düştü Reis’ e giden yanlış anketler veya birilerinin Reis’ e yanlış bilgileri servis etmeleri.

Karşı mahalle medyası da bu arada ikiye bölündü.

Bir kısım Özel’ i savunmak, diğer kısmı ise taşlamak peşine düştüğü için iktidar ve Erdoğan ve AK Parti ile uğraşmayı kısa sürede bıraktılar. Onlara seçim zaferini getiren milletin gündeminden çok hızlı bir şekilde koptular.

Şimdi zamana yayarak, davalarına yapılan itirazlar yeniden değerlendirilerek Can Atalay, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş’ ta salınıp ‘’ Adalet Kozu’’ muhalefetin elinden alınıp, ekonomi biraz canlanırsa Erdoğan yine sopayı eline alıp ‘ Özgür Efendi’ der mi der, der Allah der.

Ülkenin ana gündemi uzun zamandır Ekonomi daha doğrusu Milletin gündemi ekonomi.

Milletin sandıktaki kararını belirleyen esas gündemleri olan işsizlik, hayat pahalılığı, sokak köpekleri, büyük şehirlerde özellikle yaşamanın güçleşmesi, 13 milyon kaçak göçmenin içimizde yaşaması ve sağlık sistemini tek kuruş ödemeden kullanması, göçmenlerin şehirlerde gettolaşması, adalet mekanizmalarının çalışma şekilleri, iktidar döneminde zenginleşenler, siyasetçilere olan tepkiler, Milli Eğitim Sistemimiz, Liyakatsiz Kamu Bürokrasisi, Sağlık Sistemimiz, hayat standardının çok altında kalan asgari ücret özellikle emekli maaşları ve benzer konular.

Bu alanlarda beklentileri uzun süredir karşılamakta zorlanan iktidar tarafından,

gündemde tutulan Beka meselesi, HDP- DEM ile muhalefetin kurduğu ittifaklar, terör gündemleri, Gazze, İsrail, AB ve ABD ile gerilen ilişkiler ve dış güçler bize saldırıyor gibi artık klasikleşen söylemler üzerinden, siyasette milletin gündemi hep resesif hale getirildi ve toplumun rahatsız olduğu her şey, ‘ Soğan fiyatı mı Vatanın bölünmezliğimi’ diye duygulara hitap sorular sorularak manüpile edildi.

Bu seçimde halk dedi ki ‘ bak beni artık manüpile etme Ey İktidar’.

Bu seçimde yine halk dedi ki ‘ adam olduğunuzu bana gösterin ey muhalefet’ .

Seçimlerin sonuçlarının en kaba haliyle sebeplerini açıkladık.

Bunu siyaset baronları da gördü anladı.

Milletin esas söylemek istediğinin ne olduğunu herkes adı gibi biliyor.

Yukarıda seçim sonrası yaşadıklarımızı ve siyasi manevralarla neleri yiyip yuttuğumuzu da, sorgulanması gereken her şeyin nasıl ört bas edilip unutturulduğunu Sizlere anlatmaya çalıştım.

Halk nelerin yapılmasını iktidardan istedi, neleri takip etmesini muhalefetten istedi ama ülkede iktidar ve muhalefet hangi gündemde….

Ve son olarak bu seçimden en büyük dersi aslında Milletin aldığını iddialı bir şekilde söylüyorum.

O ders te ‘ ben ne dersem diyeyim ne yaparsam yapayım bunların alayı aynı. Benim derdim ne, bunlar bana ne anlatıyor’ demeye başladı bile inanın insanlar.

2028 seçimleri aynı 2002 seçimleri gibi toplu bir kıyama sahne olursa şaşırmayın.

Esenlikler dilerim ….

17 Mayıs 2024

Hasan Fatih Özsümer