Youtube’ de Ala Portreler serisinde Yetkin Dikiciler’in sohbet kısmında duymuştum ilk defa bu terimi Yaş Almak…
Her sene doğum gününü Yaş Alma günü kabul etmek lazım.
Tüketim metaforlarında sürüklenen bir toplum olduk. Herkes gençleşme güzelleşme derdinde. Herkes zarf ile ilgileniyor mazruf ile değil eskilerin ifadesi ile.
İnsanı yaşatan başarılı kılan ve insanı insan olma noktasına götüren en önemli şey okumak ve dinlemek yani öğrenmektir. Bildikçe küçüklüğünüzü anlar, küçüklüğünüzü anladıkça Allah’ın büyüklüğüne Âşık olursunuz.
Sözlerin güçsüzleştiği, görüntünün ve Limitlerin itibar gördüğü kötü bir döneme denk geldik.
Maalesef liyakat sadakatin altında ezilmiş durumda.
Esas sıkıntı aslında buradaki sadakat noktasında çünkü akılsız sadakat, sadakat ta değildir.
Sözlerini, bakışlarını, hüznünü ya da gülüşünü hatta anlamlandırmasını güçlendirmek adına satın alacağı 500 Liralık bir kitaba çok pahalı diyen insanımız, gidip çok daha fazlasını rimel allık ya da tshirt alabiliyor ya da bir bardak Strabucks’ a 150 TL çok rahat verebiliyor.
Şöyle etrafınıza dikkatlice daha doğrusu alıcı gözle bir bakın. İnsanların sosyalleştiği her yer Kafeler askeri kışlalara dönmüş. Şunu demek istiyorum tektip kadınlarımız ve erkeklerimiz oldu.
Herkes gücünün yettiği markayı taşıyor ama marka taşımak derdinde. Orijinaline yetmezse replikasını almaya çalışıyor insanlar, o da olmazsa çakmasını. Kıyafetler tarzlar benzer, dudaklar benzer, elmacıklar benzer, erkeklere de saçlar kaşlar sakallar kısa paça pantolonlar benzer.
Hatta tepki, şaşkınlık, sevinç kızgınlıklarını bile aynı ünlem sözcükleri ile ifade ediyorlar.
Ve kimse kendini beğenmiyor, herkes kendisini birisine benzetmek için çok büyük bir çaba içerisinde. Çünkü içler akıllar boş olduğu için özgüven yok.
Dert benzemek, birisine popüler birisine veya imrendiği kendine rol model aldığı birisine benzemek.
Ve en mutlu olduğu an birilerinin O’na bu benzerliği söylediği anlar.
Kadınlı erkekli kimse kendi olmak derdinde değil.
Çünkü kendi olmak aslında çok zordur.
‘Kendi olmak’ için insanın duruşu, sözü hali olmalı.
Kendi olmak zahmetlidir, emek ister, çaba ister, yürek ister. Oysa şeklen de olsa benzemek en kolay en zahmetsiz şey.
Kapitalist düzen falan diyoruz ya bu düzen son derece basit ve mutlak şartta bilimsel bir düzen. Dayandığı 2 bilim var temelde Psikoloji ve Sosyoloji.
İnsanların zaaflarını bulmak, bu zaafları sosyo psikolojik metotlarla işleyerek ve onların paralarını almak yani sömürmek üzerine kurulu.
Eskiden ‘ 40 yaşına geldin bundan sonra azanı teneşir paklar’ derlerdi.
Yani o yaştan sonra insanın hayatının her alanını azmadan, şaşmadan, abartmadan, abartmadan, taşmadan yaşaması gerektiğini belirten bir çizgiydi bu aslında 40 yaş sınırı, kalemle çizilmemiş.
Sonra dünya sağlık örgütü yaşlılık 65 yaşında başlar diye çıtayı koydu.
Ardından gençleşelim güzelleşelim genç görünelim hala giderimiz olsun furyası sosyal medya üzerinden pompalanmaya başlandı. Öyle bir güzellik tanımı ve algısı yapıldı ve insanların önüne konuldu ki herkes bu algının peşinde vaktini ve nakdini dökmeye başladı.
Düşünün ki neredeyse 70 yaşındaki Nebahat Çehreye Aşk-ı Memnu sonrası tüm ülke erkekleri hayran oldu. Kimisinin annesinden bile yaşlıyken.
Ortalık 50 yaşından sonra hormon takviyeleri ile vücut geliştirip o vücudunu sosyal medyada gösteren ben ölmedim bakın buradayım diyen zavallılarla doldu maalesef.
Kayınvalideler gelinleri, kayınpederler damatları ile yarışır olmuş.
Beyaz kırıcı şampuanların esiri erkekler ve her bir şişesine neredeyse çeyrek altın fiyatı ödüyorlar.
Peygamber Efendimiz SAV bu konuda aslında en güzel noktayı koymuş: ‘ İhtiyarken genç görünmeye çalışmak kadar büyük bir zillet yoktur’ diyerek.
Hayatın bir akışı var taş bile yıllar içerisinde aşınıyor, denizler kirleniyor, buzullar eriyor, iklimler değişiyor, ağaçlar yaşlılıktan çürüyor yani değişmek yani yaşlanmak yani bir sona yaklaşmak kâinatın akışında varken bu akışa karşı direnmek ne kadar ne kadar nafile bir çaba aslında, hem de vakit ve nakit ödeyerek karşılığını almaya çalıştığımız.
Yaşlanmanın derdine düşmek yerine, yaş almanın keyfine varmaya çalışmalı insan.
Türkiye’nin en ikon estetikli sanatçısı Ajda Pekkan’ ın söylediği ‘ benim için eskisinden daha güzelsin’ şarkısı her ne kadar kendisi ile ironi oluştursa da aslında çizgilerin kıymetini akların zarafetini bilmeli ve hakkını vermeliyiz.
Sağlıklı olalım, aklımız başımızda olsun ve kendimizi bilelim aslında bu yeter.
Görünen organlarınızın güzelliği ile değil görünmeyenlerin sağlığı ile ilgilenmeye başlarsanız ve başınızın görünmeyen kısmını görünen kısmından çok daha fazla güzelleştirmeye çalışırsanız hayat daha anlamlı ve daha kolay olacaktır.
Güzelleşmek istiyorsanız kendinizi güzel hissetmek istiyorsanız size bedava ve garantili bir çözüm sunmak isterim: Sevin ve sevilin.
Sadece Sevgi güzelleştirir.
Attığı twit sonrası bu makaleme fikriyat ve söylemi ile ilham olan Muhterem Burcu Soysev Hanımefendiye sevgi ve selamlarımla.
20 Ağustos 2023
Hasan Fatih Özsümer