Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayindeki en büyük başarılarından biri olan SİHA’ları dost ülkelere tanıttı ve önemli satış anlaşmaları sağladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Asya turunda gerçekleştirdiği diplomatik temaslarla hem ülkemizin hem de İslam dünyasının kaderine dokunan adımlara imza attı. Bu ziyaretler sadece bir diplomasi turu değil, aynı zamanda Türkiye’nin dünya sahnesindeki etkisinin yeniden hatırlatıldığı bir güç gösterisiydi. Ancak, böylesine önemli başarılarla dolu bir liderlik performansı, maalesef ülke içindeki bir kesimin dar eleştiri çemberinde sıkışıyor.

Asya turunda neler mi yapıldı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayindeki en büyük başarılarından biri olan SİHA’ları dost ülkelere tanıttı ve önemli satış anlaşmaları sağladı. Bu, Türkiye’nin sadece ekonomik kazancını değil, bölgedeki stratejik etkisini de artıracak bir hamleydi. Bununla da yetinmedi; Türkiye’nin yerli otomobili TOGG’u dünyaya tanıtarak teknoloji ve inovasyonda ne denli iddialı bir ülke olduğumuzu gösterdi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne destek toplamak adına yapılan girişimler, uluslararası arenada Kıbrıs Türk halkının haklı davasına verilen desteği artıracak önemli bir diplomasi başarısıydı. Ayrıca Malezya, Endonezya ve Pakistan ile imzalanan onlarca yeni anlaşma, Türkiye’nin Asya-Pasifik bölgesindeki ekonomik ve siyasi ilişkilerini daha da güçlendirdi. Ancak belki de bu turda yapılan en kritik hamle, Gazze için İslam dünyasını koordine etmeye yönelik liderlikti. Türkiye, yine mazlumların yanında saf tutmuş ve İslam dünyasının sesi olma rolünü başarıyla üstlenmiştir.

Şimdi tüm bu başarıların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkeye döndüğünde karşılaştığı manzaraya bakıyoruz. Muhalefetten yükselen eleştiriler, ne yazık ki, böylesine vizyoner bir liderin çalışmalarını takdir etmekten uzak ve sığ bir bakış açısını yansıtıyor. Cumhurbaşkanının yurtdışı seyahatleri için ayrılan bütçe üzerinden yapılan tartışmalar, aslında büyük resme odaklanamayan bir zihniyetin tezahürüdür.

Evet, hükümetler harcamalarını şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmalıdır. Ancak eleştiri yapmak adına büyük başarılara gölge düşürmek, siyasi rekabeti ülke menfaatlerinin önüne koymaktır. Bugün Türkiye, savunma sanayiinden enerjiye, teknolojiden diplomasiye kadar her alanda büyük adımlar atarken, muhalefetin bu başarıları desteklemek yerine sürekli olarak gündemi sığ tartışmalarla meşgul etmesi düşündürücüdür.

Muhalefet, eleştiri yaparken aynı zamanda çözüm önerileri sunmalı, ülkenin hedeflerine katkı sağlayacak bir perspektif geliştirmelidir. Aksi takdirde, sadece liderin değil, aynı zamanda Türkiye’nin kazandığı başarıların da önünü kesmekten başka bir işe yaramazlar. Bugün, liderine destek olan, ufku geniş bir muhalefete her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Çünkü mesele bir kişinin başarısı değil, Türkiye’nin geleceğidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderlik vizyonunu ve uluslararası başarısını takdir etmeyen, bu ülkenin geleceğine de inanmıyor demektir. Türkiye, büyük hayaller kuran ve bu hayalleri gerçeğe dönüştürme cesaretine sahip bir liderle yoluna devam ediyor. Dileğimiz, ülkemizin muhalefetinin de aynı cesareti göstererek daha yapıcı bir tavırla hareket etmesidir.

Unutmayalım, kazanımlarımızı destekleyen bir siyaset anlayışı, sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de şekillendirir. Ve bizim artık kaybedecek vaktimiz yok.

15 Şubat 2025

Şeyda GÖKTEN 
Gazeteci-Yazar