Özgür Özel’in kırmızı kartı ancak beklenen desteği bulamadı. Muhalif kesimden dahi sert eleştiriler aldı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in hükümete yönelik “kırmızı kart gösterme” eylemi, muhalif medya mensupları ve toplumda geniş yankı uyandırdı.
Özgür Özel’in kırmızı kartı ancak beklenen desteği bulamadı. Muhalif kesimden dahi sert eleştiriler aldı. Fatih Portakal’ın, “Bizi aptal yerine koyuyor” sözleriyle eleştirdiği bu tutuma, Yılmaz Özdil, “CHP Genel Merkezi’nde boş bir koltuk bile bu kadar zarar vermez,” diyerek tepki gösterdi. Levent Gültekin ise, “Bu insanlarla alay etmektir, dalga geçmektir,” ifadeleriyle eleştiri dozunu artırdı.
Muhalif medya mensuplarının bu eleştirileri, yalnızca bir tepki değil, aynı zamanda CHP'nin muhalefet tarzına yönelik genel bir hayal kırıklığının da yansımasıdır. Çünkü toplumun büyük bir kesimi gibi bu isimler de sürekli yenilgiyle karşılaşan, çözüm üretemeyen, aksine halkı sokak hareketlerine yönlendiren bir muhalefet anlayışına duyulan tepkiyi ifade ediyor.
Muhalefetin Sokak Eylemleri ve Çözüm Eksikliği
CHP'nin ve diğer muhalif partilerin sıklıkla başvurduğu “halkı sokağa çağırma” stratejisi, günümüz siyasi atmosferinde etkisiz ve işlevsiz kalmaktadır. Geçmişteki örnekler bunun açık bir göstergesidir. Esenyurt Belediye Başkanı'nın görevden alınması sonrasında yaşananlar hatırlandığında, PKK'nın sözde elebaşılarının bile “halkı sokağa indirseydi koltuğa otururdu” söylemi bu tür eylemlerin işlevsizliğini ortaya koymuştur.
Gazeteci Ferhat Murat’ın bu konudaki uyarısı da son derece yerindedir: “Muhalefetin görevi vatandaşı sürekli olarak sokağa çağırmak değildir. Çözüm önerisi üretmek, halkın karşısına rasyonel ve gerçekçi politikalarla çıkmak gereklidir.” Ancak ne yazık ki CHP ve diğer muhalefet partileri, çözüm odaklı bir strateji geliştirmek yerine, sokak protestoları ve simgesel eylemlerle zaman kaybetmektedir.
Özgür Özel’in Ayrıştırıcı Söylemleri ve Gerçeklerden Kopuk Eylemleri
Sayın Özgür Özel’in geçmiş söylemleri ve eylemleri, muhalefetin temel sorunlarının bir yansımasıdır. Geçmişte yaptığı bir konuşmada, “Artık sokağa çıkmanın ve hakkını almanın zamanıdır. 1 milyon kişi meydana iner, rejim değişir,” ifadelerini kullanmıştır. Ancak burada gözden kaçırdığı önemli bir gerçek vardır: Türkiye Cumhuriyet ile yönetilen bir devlet sistemine sahiptir. Böyle bir söylem, vatandaşın zihninde “Cumhuriyeti değiştirmek mi istiyorsunuz?” ya da “Cumhuriyet ile yönetildiğimizi bilmiyor musunuz?” gibi sorulara yol açar ve bu durum, muhalefetin inandırıcılığını zedeler.
Geçmişteki Cumhuriyet mitingleri buna iyi bir örnektir. 2007 yılında Tuncay Özkan’ın organize ettiği Cumhuriyet mitinglerine 1 milyon kişi katılmış ancak rejim değişmemiş, hükümet de yerinde kalmıştır. Bu nedenle, Sayın Özel’in ve ekibinin geçmişteki hatalardan ders çıkararak, halkı sokağa çağırmanın sonuçsuz bir çaba olduğunu anlaması gerekmektedir.
Bir diğer örnek de “gündüz vakti lamba söndürme protestosu” gibi etkisiz eylemlerle gündem yaratma çabalarıdır. Bu tür girişimler, bırakın geniş bir etki yaratmayı, Kadıköy gibi muhalefetin güçlü olduğu bölgelerde bile yankı bulmamıştır.
Muhalefetin Yeni Yolu: Çözüm ve Gerçekçilik
Türkiye’nin siyasi atmosferinde, vatandaşların beklentisi sadece eleştiri değil, aynı zamanda çözüm önerileridir. Özgür Özel ve ekibinin, halkı sokağa çağırmaktan ziyade, toplumun gerçek sorunlarına yönelik rasyonel ve uygulanabilir politikalar üretmesi gerekmektedir.
Anaokulu seviyesinde bir muhalefet anlayışı, Türkiye gibi köklü bir devlet sistemine yakışmamaktadır. Muhalefet, gerçekçi söylemlerle halkın karşısına çıkmalı ve çözüm odaklı bir yaklaşımı benimsemelidir. Bu yaklaşım hem ülkenin sorunlarını çözmek hem de vatandaşların güvenini kazanmak açısından önemlidir.
Sonuç olarak, CHP’nin ve Sayın Özgür Özel’in, etkisiz eylemler ve ayrıştırıcı söylemlerden uzaklaşıp, toplumun taleplerine uygun politikalar geliştirmesi Türkiye için bir kazanım olacaktır. Gerçek bir değişim ancak böyle bir stratejiyle mümkündür.
12 OCAK 2025
Şeyda GÖKTEN