Güven duygusundan yoksun evliliklerde ise aşırı sahiplenme, kısıtlayıcı ve engelleyici tavırlar, sözel ya da fiziksel şiddet eğilimi, terk edilme korkusu, aldatılma şüphesi, kıskançlık, kaygı bozuklukları gibi davranış sorunları çokça görülmektedir.

Aile, bir toplumun en önemli parçasıdır.

Siz buna nüvesidir, tohumudur, öğesidir, unsurudur, vb. ne derseniz deyin artık.

Ama aile sağlıklı bir toplum için çok önemlidir ve olmazsa olmazdır.

Aslına bakarsanız ailenin sağlamlığı ve güvenirliği millet ve devletin de sağlamlığı demektir.

Sadece hevesler, keyifler, ihtiraslar, zevkler, kıskançlıklar, güvensizlikler, tatminsizlikler ve cinsellik üzerine kurulan bir aile gelecek vadetmez.

Ve böyle bir aileden de sürekli sokak serserileriyle hemhal olan nesiller türer.

İşsiz, güçsüz, gayesiz, amaçsız, idealsiz, hedefsiz nesiller…

Kendine, ailesine, çevresine, geleceğine yazık eden nesiller.

Geleceğimizi inşaa edecek bilim adamları, ruhumuzu tatmin edecek sanatçılar, aklımıza ve kalbimize seslenecek alimler yukarıda bahsettiğim türeden bir ailede genelde bulunmaz.

İyi ve sağlıklı bir ailede dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan birisi güvendir.

Eşler arası güven, anne-baba ve çocuklar arası güven ve kardeşler arası güven.

Bu yazımızın orta direği/çadır direği güven üzerine olacak.

Kur’an-ı Kerim;

“Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar;

Mümin erkekler, mümin kadınlar;

Taate devam eden erkekler, taate devam eden kadınlar;

Doğru (sözlü) erkekler, doğru (sözlü) kadınlar;

Sabreden erkekler, sabreden kadınlar;

Mütevazı erkekler, mütevazı kadınlar;

Sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar;

Oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar;

Irzlarını koruyan erkekler, (ırzlarını) koruyan kadınlar;

Allah’ı çok zikreden erkekler, zikreden kadınlar var ya;

İşte Allah, bunlar için hem bir mağfiret hem de büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” buyurmaktadır.

O halde sözlerinde, davranışlarında sadık olan erkekler, sadık olan kadınların ne ağızlarından çıkan sözler davranışlarını yalanlamakta ne de davranışları ağızlarından çıkan sözlere ters düşmektedir.

O evde her şey doğru ve olduğu gibi görünmektedir.

Güven duygusundan yoksun evliliklerde ise aşırı sahiplenme, kısıtlayıcı ve engelleyici tavırlar, sözel ya da fiziksel şiddet eğilimi, terk edilme korkusu, aldatılma şüphesi, kıskançlık, kaygı bozuklukları gibi davranış sorunları çokça görülmektedir.

Güven eksikliği, ailedeki mutluluğun en önemli düşmanlarından biridir.

Evlilikte güven çeşitli sebeplerden dolayı sarsılmış ise geri kazanmalıyız.

İyi de hocam, nasıl olacak bu?

Anlatayım efendim, anlatayım.

Hem de maddeler halinde anlatayım.

·         Eşiniz hakkında küçük düşürücü ifadeler kullanmaktan ve yorumlar yapmaktan kaçının. Bu konudaki şakacı ve esprili yaklaşımınız bile havayı yumuşatamayabilir.

Özellikle başkalarının yanında eşinizin hem davranışlarını hem de kişiliğini kesinlikle ve kesinlikle eleştirmeyin.

·         Kullandığınız sözcüklerin gizli/imalı anlamlar ifade edip etmediğini iyi kontrol edin. İmalardan sakının. Aynı cümle, söyleyiş biçiminize, ses tonunuza ve davranışlarınıza göre çok farklı manalar ifade edebilir.

·         Kullandığınız sözcüklerin eşinizin kişiliğini, karakterini, davranışlarını yargılamamasına dikkat edin. Yargılamak yerine daha yapıcı olunması gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.

·         Söylemek istediğiniz şeyi karşınızdaki insanı incitmeden söylemenin birçok yolu vardır. Dikkat ederseniz bunu başarabilirsiniz. Eminim azcık uğraşsanız çok daha güzelini yapabilirsiniz. Unutmayın, kırmak, yıkmak kolaydır; önemli olan ve zor olan yapıcı olmaktır. Siz zoru başarın ve mutlu olun.

·         Düşünülerek söylenmiş sözler, iyi bir birlikteliği daima destekler. Düşünülmeden söylenmiş sözler, evliliğinizi zehirler. Allah iki dudak bir dil vermiş. Önce dudaklarını kapat, söyleyeceğin şeyi düşün, tart sonra dilini kullan ve konuş. Bir de dilini doğru ve güzel cümleler için kullan. Şarkısı bile var;

“Dil yarası dil yarası en acı yara imiş.

Dudaktan kalbe bir yol var ki sevgi ve şefkattenmiş,

Belki de çok mutlu olacaktık tutsaydık dilimizi,

Tam aşkı bulduk derken nasıl da kaybettik sevgimizi.”

Düşünerek konuşmak, vermek istediğiniz mesajı karşınızdakine iletmenin en iyi yoludur ve beceri gerektirir. Bu yeteneğinizi geliştirin.

·         Düşünerek konuşmak, eşinize sorunları tartışırken göstermeniz gereken saygıyı göstermenizi sağlar.

·         Konuşmalarınızda hep iyi niyetli olun. Konuşmalarınızın arkasında olabilecek farklı niyetlerinizi araştırın ve bu konuda kendinizi hesaba çekin. Neden bu şekilde konuşuyorum, diye.

·         Konuşurken eşinizin davranışlarını kendisinden soyutlayabilmelisiniz. Eğer sizi rahatsız eden bir durumu dile getirmek istiyorsanız, eşinizin kendisine değil davranışlarına yönelin. Bu sayede asıl amacınızdan uzaklaşmadan sorunu halletme yolunda ilerleyebilirsiniz.

Yani, davranışa yönelin, davranışı konuşun kişiyi değil.

·         Olumsuz bir dil kullanmadan, genelleme yapmadan, eşinizin kişiliğine saldırmadan yapacağınız konuşmalarınız iletişiminizi sağlıklı ve olumlu bir şekilde kurma gayretinizin göstergesidir. Aksi taktirde eşiniz iyi niyetinizi sorgulayacak, üzülecek, sizden soğuyacak ve aranızda soğuk rüzgarlar esmeye başlayacaktır.

·         Yemekleri tuzsuz yaptığından değil, yemeklerin tuzunun biraz daha fazla olmasını istediğinizden bahsedin.

·         Çocuklarla ilgilenmediğinden değil, çocukların onun tarafından gösterilecek ilgiye ihtiyaçları olduğundan bahsedin.

·         Daima sevecen yaklaşın. Bu, olayları korkunç bir şekilde görmenizi önlemesi açısından önemli bir tutumdur.

·         Muhalif değil müttefik bir tutum sergileyin. Yardımcı olmaya çalışın, sorun çıkartmaya değil.

·         Yani sevgili dostum, niyetin, kalbin, duygun, düşüncen ve davranışın iyi olsun.

Unutma iyi olmaktan zarar gelmez.

Vesselam!

07 Ekim 2024

Dr. Mahmut AÇIK