Öyle oturduğunuz yerden kurtulamazsınız karamsarlık duygusundan.

KÖR KUYUDA OLSAK BİLE

(KARAMSARLIKTAN KURTULMAK -2)

Karamsarlık duygusundan kurtulmak mümkün mü?

Sizi çok bekletmeden hemen söyleyeyim.

Evet, mümkün!

Ama şartları var.

Öyle oturduğunuz yerden kurtulamazsınız karamsarlık duygusundan.

Gayret göstermeniz, çalışıp çabalamanız lazım.

Hani peynir ekmek yemek için bile bir “ıhıcık” lazım diye anlatılan bir hikâye var.

Hangi hikâye mi?

Hatırlarsınız canım.

Şu meşhur hikâye:

“Bir zamanlar bir derviş varmış. Bu derviş günlerden bir gün ormanda gezerken elsiz ayaksız bir tilki görmüş.

Önce bir iki vah tüh etmiş ama sonra dervişliğinin gereğini yapmış ve kendi kendine:

“Allah Allah! Bu heyvencağız bu halde nasıl besleniyor, ne yiyip ne içiyor, bak şu Allah’ın işine, nasıl hayatta kalıyor?” diye düşünürken az ileriden, hemen şu ilerdeki ağacın arkasından bir aslan pençesinde bir çakalla çıkagelmiş. Çakalı bir güzel yedikten sonra artakalanlarını orada bırakıp gitmiş. Bizim elsiz ayaksız tilki sürüne sürüne gitmiş ve çakaldan artakalanları yiyip bi güzel karnını doyurmuş.

Herkesin rızkını eksiksiz gönderen Allah, ertesi gün de başka bir vesileyle tilkinin karnını doyurmuş.

Bir üçüncü gün de tilkiye bir vesile ile yiyecek gelince bizim dervişin gözleri kocaman açılmış. Hemen ormandan çıkmış ve evine gidip tevekküle dalmış.

İşini gücünü bırakmış.

“Aslanlar, tilkiler, çakallar bir şekilde besleniyorlar. Hatta elsiz ayaksız tilki bile besleniyor. En iyisi mi ben bundan sonra sadece ibadet edeyim. Rızkı nasıl olsa Allah veriyor, benim gayret etmeme gerek yok diye düşünmüş!”

Kimseden bir şey istememeye yemin etmiş. “Rızık kendisi gelecek bana!” demiş.

Bir gün iki gün devamlı ibadet etmiş ve kimseden bir şey istememiş.

Derviş bu ya, penceresinde perde yokmuş.

Karşı binada oturan ihtiyar kadın dervişin bu haline şahit olmuş.

Demiş, “Bu zavallı derviş bir şey yiyip içmeden ibadet ediyor, ben ona yiyecek bir şeyler götüreyim!” ve ekmek arasına koyduğu peyniri götürmüş.

Götürmüş götürmesine ama bizim derviş, benim rızkımı Allah verecek kimseden bir şey istemeyeceğim ve ben kâinatın bu dengesine müdahil olmayacağım düşüncesiyle hiç sesini çıkarmamış, seslenmemiş.

Çaldığı kapıdan cevap gelmediğini gören ihtiyar kadın elinde peynir ekmek geri dönmüş.

Bir gün, iki gün…

Artık üçüncü gün dervişin açlıktan takati kalmamış.

İhtiyar kadın üçüncü gün de kapıyı çalınca, içeriden cılız bir ses gelmiş.

Gücü tükenen derviş öksürmüş. Hem de ısrarla…

Dervişin öksürdüğünü duyan kadın kapıyı açıp içeri girmiş ve derviş karnını bi güzel doyurmuş.

Sonra mı?

Sonrasında derviş kendi kendine demiş ki hiç “Hiçbir şey gayretsiz olmuyor. En kolay şey peynir ekmek, onu bile elde edebilmek için bir ıhıcık lazım!”

Evet, sevgili gençler ve kendisini her zaman genç hissedenler. Gayretsiz hiçbir şey olmaz.

Karamsarlık duygusundan kurtulmak için de evvela gayret/çaba gerekir.

Ve farkına varmak.

Neyin farkına varmak?

Kişinin kendisinde bu karamsarlık duygusunu yaratan düşüncelere sahip olduğunun farkına varmak.

Bu farkındalık kişinin olumlu duygularını ve düşüncelerini ortaya çıkarması için güzel bir başlangıç vesilesidir.

Kolay bir süreç mi bu?

Elbette hayır!

Bu süreç çaba gerektiren bir süreçtir. Kişinin kendisine karşı nazik olması önemlidir. Üstesinden gelmekte zorlandığı kısımlarda da profesyonel bir destek almalıdır.

“İyi de ne yapacağız bu duygudan kurtulmak için? Nasıl mücadele edeceğiz? Sen bunun cevabını ver Hoca!” dediğinizi duyar gibiyim!

Yukarıda da yazdığım gibi önce çaba/gayret ve niyet…

Sonra mı?

Sonra olumlu bir bakış açısına yönelin.

Karamsar düşüncelerin yanı sıra olumlu düşünceleri de bakış açısından eksik etmemeli insan.

Unutmayın yaşadığınız her olayın olumsuz yönleri olduğu kadar mutlaka içinde olumluluk barındıran yönleri de vardır.

“Fe inne meal usri yusra” düsturunu ihmal etmeyin.

Yani her zorluğun içinde bir kolaylık vardır.

Ve açık iletişim kurun.

Hissettiğinizi duygularınızı bastırıp zihninizin en dip kuytu köşelerine atmayın.

Duygularınızı usulüne uygun bir şekilde ifade etmekten kaçınmayın.

Karamsarlık duygusu kişide içsel huzursuzluk yaratan bir duygudur. Kişinin duygularını rahatlıkla dile getirmesi bu içsel huzursuzluğun önüne geçmeye yardımcı olacaktır. Etrafındaki kişilerle iletişimde olmak kişinin aktifliğini arttırarak karamsar düşünce döngüsünden de uzaklaşmasına fayda sağlar. Açık iletişim her zaman iyidir.

“Başka neler yapmalıyız?” derseniz eğer yapabileceğiniz, sizi umutsuzluğa ve başarısızlığa götürmeyecek olan küçük hedefler koyun.

Küçük hedefler kişinin düzenli şekilde başarıya ulaşmasını sağlar. Kişi daha çok doyuma ulaşır ve ilerlemek için kendisinde gereken enerjiyi bulabilir. Bu durum kişinin kendisine karşı duyduğu öz güvenini de arttırmaya yardımcı olur. Kişi kendi yeteneklerine, bilgilerini ve becerilerine güvenir. Olumlu bir bakış açısından kendisini görmesini sağlar.

Başka?

Sosyal aktiviteler oluşturun veya katılın.

Kişinin kendisini yalnız bırakması karamsar düşünce döngüsünün içinde sıkışıp kalmasına neden olur. Ancak kendisini sosyal çevresine adapte eden bir kişi düşüncelerden uzaklaşarak sosyalleşir. Bu sosyallik kişinin enerjisinin değişmesine ve daha pozitif hissetmesini sağlar. Sosyallik kişinin duygusal bağlarını da kuvvetlendirir. Duygusal anlamda kişi kendisini daha güçlü hisseder.

Sonra, öz bakımınıza özen gösterin.

Kişinin öz bakımına dikkat etmesi kendisini daha iyi ve pozitif hissetmesini sağlar. Böylece kişi karamsar düşüncelere karşı daha sağlam durabilir. Kişinin öz bakımına önem vermesi kendisini daha iyi anlamasına neden olur. Kendisini daha iyi anlayabilen bir kişi olaylarla da nasıl başa çıkabileceğini daha iyi bilebilir. Öz bakım rutinine sahip olmak önemlidir.

Ve eğer tüm bu yaptıklarınızla yol alamıyorsanız, bir yerlerde takılıp kaldıysanız size küçük bir destek gerekebilir.

Belki de hafif bir dokunuşla yolunuzda ilerlemeye devam edeceksiniz.

O zaman ne yapmak lazım?

Kişi eğer kendi çabası ile karamsarlık duygusuyla başa çıkmakta zorlanıyorsa bir uzmandan konuyla ilgili destek almaya başvurabilir. Bir uzmanın desteği içinden çıkamadığınız karamsarlık duygusunun nedenlerini anlamanıza yardımcı olacaktır.

Ama yine de bu işin öznesi sizsiniz. Siz isterseniz karamsarlık duygusundan kurtulabilirsiniz.

Unutmayın her zaman bir çıkış yolu yardır.

Her zorluk, kendi içinde bir kolaylık barındırır.

Sadece doğru pencereden bakmasını bilmek gerekir.

Bakın, eğer sıkılmadıysanız hâlâ bu hikâyeciği de okumanızı tavsiye ediyorum.

“Günlerden bir gün, köylerden birinde bir çiftçinin eşeği kör kuyuya düşer.

Eşek saatlerce acı içinde kıvranır ve bağırır.

Sesini duyan sahibi gelip baktığında zavallı eşeği kuyunun dibinde görür. 

Çaresiz çiftçi köylüleri yardıma çağırır.

Köylüler kör kuyudaki eşeği kurtarmak için ne yapacaklarını düşünürler ama sonuçta onu kurtarmanın imkânsız olduğuna ve bunun için çalışmaya değmeyeceğine karar verirler. 

Tek çare, kuyuyu toprakla örtmektir. Herkes eline aldığı kürekle etraftan kuyunun içine toprak atar.

Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkerek dibe döker.

Bir süre sonra ise ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselir ve sonunda yukarıya kadar çıkar.

Köylüler kuyudan dışarı çıkan eşeğe çok şaşırır. 

İşte hayat da bazen bizim üzerimize yüklenir ve üzerimiz toz toprakla örtülüyormuş gibi hissederiz.

Bu duygularla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.

Kör kuyuda olsak bile…

Vesselam!..

19 Ocak 2025

Dr. Mahmut Açık