Koridorda bir delikanlı gördüm.
Sağa sola zıplıyor, anlamsız hareketler yapıyordu.
Yaklaştım yanına;
“Ne yapıyorsun yavrum?” dedim.
“Dans ediyorum hocam!” dedi.
“Ne dansı bu?”
“Maymun dansı hocam!” 
“İyi de neden?”
“Hocam sınava az kaldı da rahatlamaya çalışıyorum!”
!!!
Bir şey demedim.
Acı bir tebessüm geçti içimden, hafifçe omuzuna dokundum. “Devam et evladım!” dedim.
“Devam et ama az zıplıyorsun, biraz daha yükseğe zıpla!”
Hızlıca başını salladı ve;
“Tamam hocam, daha yükseğe zıplayacağım!” dedi. 
Ben de sessizce uzaklaştım oradan.

Üniversite sınavına (ve liselere geçiş sınavına) çok az bir zaman kaldı.
Bu günlerde sınava girecek öğrencilerin pek çoğunun ağzından çıkan (veya zihninden geçen) cümlelerden birkaç tanesini sayayım mı size?
“Aman Allah’ım ne yapacağım ben şimdi!”
“Yapamazsam, başaramazsam ölürüm!”
“Bu sınav benim için hayat memat meselesi!”
“Annem-babam benim için çok para harcadılar, onların yüzüne nasıl bakacağım şimdi?”
“Arkadaşlarımın arasında küçük düşeceğim!”
“Yaaaa! Rezil olacağım!”
“Ya yetiştiremezsem!”
“Hayatım bitti benim!”
“Aptalım ben!”
Bla bla bla…

Yok yavrum!
Yok güzelim!
Yok yakışıklım!
Eğer sınavda istediğin performansı gösteremezsen ne rezil olursun ne kepaze!..
Ne bitersin ne ölürsün!
Ne de aptal olursun!
Hayatın devam eder; hem de belki eskisinden de güzel devam eder!
Ama sen elbette ki kaygılanacaksın!
Elbette ki bunalacak ve sıkılacaksın!
Elbette ki karnına sancılar girecek.
Kimi zaman maymun dansı yapacak kimi zaman hayallere dalıp gideceksin.
Çünkü sınava gireceksin.
Çünkü seni bu hale biz getirdik.
Sana boyundan büyük yükler yükledik.
Seni gerdik, seni biz kaygılandırdık. 
Ama sen korkma kaygı iyidir.
Asıl kötü olan kaygısızlıktır.
Kaygı iyidir ama kaygının orta düzeyi iyidir.
Mükellef bir sofrada ana yemek öncesi az çorba içer gibi...
Az kaygı, orta düzey…
Ne hiç yok ne de çok fazla!..
Kaygın seni huzursuz ediyorsa, endişelendiriyorsa, tedirginlik had safhadaysa, sıkıntı basıyorsa, başarısızlık korkusu midende kramplar oluşturuyorsa, miden bulanıyorsa, uyuyamıyorsan, ağzın zırt pırt kuruyorsa, sık sık ve gereksiz yere terliyorsan;
Kendini yetersiz ve değersiz görüyorsan, kendine güvenin eksilerdeyse ve dikkat dağınıklığı ile ahbap olduysan, hayırlı olsun sende ileri düzey sınav kaygısı var demektir.
Haydi seninle birazcık konuşalım!
Azcık dedikodu yapalım sınav kaygısı üzerine.  
“Sınav anında ve sınav öncesinde eğer stresimi yönetemezsem yapabileceğim soruları dahi yapamayacak duruma düşebiliyorum. Bu da benim performansımı etkiliyor.” cümlesi senin otomatik düşüncen olduysa iyi dinle beni.
Biliyorsun sınav stresini yönetebilmek çok çok önemli. 
Hatta neredeyse ders çalışmak kadar önemli.
Ne kadar çalışmış olursan ol sınava girdiğinde stresten kaynaklı bir tutulma yaşarsan gerçek performansını sergileyemezsin. 
Peki ne yapmak lazım? 
Bakın gençler!
Stres anında genellikle bedenimizde bazı belirtiler olur.
Mesela kimi insanlar titrerler.
Bazılarının kalbi hızlı hızlı çarpmaya başlar, aslında hepimizin kalbi hızlı hızlı çarpmaya başlar ama bazıları bunu birazcık daha yüksek hisseder.
Bazılarının elleri terlemeye başlar. 
Bazılarının karnı ağrımaya başlar. 
Mide ya da bağırsaklarda problemler görülebilir. 
Bunlar vücudun çok doğal stres belirtileridir. 
Aman ha bunları yaşadığında kendini çaresiz hissetme!
Aman Allah'ım ne oluyor bana neden böyle hissediyorum diye düşünme!
Bu yaşadığın şey çok normal.
Peki bunları bedensel olarak hissetmeye başladığında ne yapmam gerekiyor? Stres anında vücudumuz adeta gazına sonuna kadar basılmış araç gibi yüksek devirde çalışmaya başlar.
O yüzden bunu sakinleştirebilmek için o aracın hızını yavaşlatmak gerekir.
Yani daha düşük devirde çalışmasını sağlamak gerekir. 
Bunu yapmanın en kolay ve en kısa yolu da nefesini yavaşlatmaktır. 
Strese girince çok hızlı, kesik kesik ve yüzeysel nefes alıp vermeye başlarsın. 
Bu yüzden de tek bir kerede aldığın nefes sana yetmez.
Eğer nefesini yavaşlatırsan ve derinleştirirsen dakikalar içerisinde bedenindeki gerginliğin azaldığını, gevşemeye başladığını hissedersin. 
Haydi sana bir torpil geçeyim ve küçük bir tüyo vereyim.
Burundan son derece yavaş ve derin bir biçimde dörde kadar say ve nefes al. İki saniye nefesi tut. Ardından yine burnundan bu sefer altıya kadar sayarak nefesi çok yavaş bir biçimde ver. Bunu yapmaya başladığında bir dakikada almış olduğun nefes sayısını azaltmış olacaksın. 
Böylelikle ne olacak biliyor musun? Parasempatik sinir sistemin devreye girecek ve beynine, “Her şey yolunda sakin ol, sinirlerine hâkim ol!” sinyalini göndermeye başlayacak ve vücudun gevşeme ile ilgili hormonları salgılayacak. 
Bunu sınava on beş- yirmi gün kala her gün günde beş-on dakika yaptığın zaman gerçekten de kendini daha iyi hissetmeye başladığını göreceksin. 
Bunu istersen sınav anında da yapabilirsin.  
“Hocam sınava girdim, gerginim ve kendimi kötü hissediyorum!” diyorsan;

Yüzüne şöyle güzel bir gülümseme kondur ve dik otur. Sınav anında çoğumuz kamburlaşırız. Oysa ki kamburlaşma beyne stresle ilgili bir sinyal gönderir ve senin daha da kötü hissetmeni sağlar. 
O yüzden sınav anında mümkün olduğunca dik oturmaya ve gülümsemeyi yüzünden eksik etmemeye çalış.
Son olarak dik durmanın yanı sıra bir de gerilme hareketleri sana iyi gelecektir. Sınav anında baktın sıraya doğru çöktün ve kamburlaştın. Omuzların öne doğru geldi.
Arada bir şöyle bir geriye doğru geril. Omuzlarını geriye doğru aç. Birkaç saniye böyle dur ve tekrar sınavına devam et.
Bu germe hareketi sana daha iyi gelecek ve kendini daha iyi hissetmeye başlayacaksın. 
Yazı çok uzun olup seni sıkmasın diye şimdilik burada kesiyorum.
Bakarsın birkaç gün sonra sınav anında kaygını yenmene yardımcı olacak zihinsel tekniklerden de bahsederim. 
Ve anne babana nasihatler ederim. 
Belli mi olur? Kim bilir?
Vesselam!..
17 Mayıs 2024
Dr. Mahmut Açıl