Haydi size cevabı çok kolay gibi görünen ama aslında çok zor olan bir soru sorayım bugün.

Haydi size cevabı çok kolay gibi görünen ama aslında çok zor olan bir soru sorayım bugün.

Edebiyatçılar “Sehl-i mümteni derler buna!”

Psikologlar ne der tam bilemiyorum.

Belki “farklı bakış açıları”, “paradigma” ve “algı” gibi kavramlar kurtarabilir bizi.

Hazırsanız soruyorum!

“Aşk nedir?”                  

“Ve aşkın çeşitleri var mıdır?”

Evlilikte, çiftler arasında, çift terapisinde göz ardı ettiğimiz ama aslında çok ama çok önemli bir soru bu.

Aşk nedir?

Düşündünüz mü hiç?

Yormayayım sizi. Cevap veriyorum.

“Aşk nedir?”in cevabı Oxford Dictionary’e göre:

“Bir kimse ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusu,”

“İki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları bedensel ve ruhsal güçlü duygu, sevgi ilişkisi” olarak verilir.

İkisi de doğru, ikisi de önemli tanımlardır.

Aşk doğal bir olgudur.

Tutkudur,

İstektir,

Arzudur,

Bağlanmadır,

Derin sevgi halidir,

Hoşlanmadır,

Hazdır.

Psikologlara göre ise hem normal hem patolojik olma halidir.

Vesaire vesaire…

Aşkı başta psikoloji olmak üzere pek çok disiplin çeşitli perspektiflerden incelemiştir.

Aşk olgusuna yönelik ilgi belki de aşkın, mutlulukların ve acıların en yoğun/derin olanlarını deneyimlememize imkân tanımasından kaynaklanmaktadır.

Aşk öyle bir şey ki hem başımızı yastıktan kaldırmamıza, hayata dört elle sarılmamıza hem de hayatımıza son verebilecek kadar derin çukurların içindeki depresif duyguların yaşamamıza sebep olabilir.

Hasılı kelam zor bir şeydir aşk!

Bugün size çift terapilerinde de sık sık kullandığımız “Aşk Üçgeni” teorisinden bahsedeceğim.

Bu teoriye göre aşk, tutkulu aşk, arkadaşça aşk ve oyun gibi aşk olmak üzere üç unsurdan meydana gelir.

Ve sıkı durun evli çiftler bu üç unsuru eşzamanlı olarak barındıran aşk bütünleşmiş aşktır ve çok nadir bulunur.

Kıymetlidir yani.

Diğer bütün aşk çeşitleri bu üç ana aşkın birbirleriyle farklı kombinasyonlarından oluşur.

Haydi bakalım, oturun koltuğunuza ve kapatın gözlerinizi.

Evliliğinizi ve aşkınızı düşünün.

Bir yıldır, üç yıldır, on yıldır, belki de otuz yıldır devam eden bir beraberliğiniz var.

Bu beraberliği gözünüzün önüne getirin bakalım, bütünleşmiş aşkı yaşıyor musunuz?

Yaşayabiliyorsanız sizi tebrik ediyorum.

Ama ilişkiler incelendiğinde genellikle bu üç unsurdan ikisinin baskın biçimde barındığı gözlemlenir.

Aynı renkler gibi.

Bilirsiniz ana renkler üç tanedir.

Kırmızı sarı ve mavi.

Diğer tüm renkler bu üç ana rengin bileşiminden kaynağını almaktadır.

İşte aşkın çeşitleri de az önce söylediğimiz gibi bu üç ana aşkın değişik kombinasyonlarından oluşur.

Aşkın bu üç ana çeşidine aşkın birincil renkleri denir.

Tutkulu aşk,

Oyun gibi aşk,

Arkadaşça aşk.

Haydi hep beraber aşkları renklendirelim.

Tutkulu aşk kırmızı renklidir.

Oyun gibi aşk sarı renkli,

Ve arkadaşça aşk ise mavi renklidir.

Neden renkler?

Çünkü renkler ve renklerin beğenisi, seçimi nasıl ki insanlar için bir tercih ise, aşklar ve aşkların yaşam biçimleri de insanlar için bir tercihtir.

Yaşadıkları şey her ne ise kendi seçimleridir ve herkesten farklıdır.

Çift ilişkilerinde bunun farkına varabilmek, farkındalık çok önemlidir.

İkinci olarak geçmişte yaşadıkları aşk deneyimlerini de farklı değerlendirebilir bireyler.

“Düşünme” ve “farkına varma” denen kavramlar olduğunu tecrübe ederler.

Unutmayın, hayat çoğu zaman seçimlerden oluşur.

Sizin elinizdeki renklerin doğru karışımı, doğru ikincil renkleri verir.

Yanlış karışım garip, tanımı ve tarifi zor renkler çıkarır ortaya.

“Bağımlı aşk”, “mantıklı aşk” ve “özgeci aşk” dediğimiz aşk çeşitleri aşkın ikincil renklerini oluşturur.

Ne mi demek istiyorum?

İzah edeyim!

Bu ikinci sitiller, birincil aşkların parçalarının bileşimi olarak ifade edilirler.

Mesela; “mantıklı aşk” dediğimiz şey arkadaşça ve oyun gibi aşkın bileşiminden oluşur ancak nitelik olarak bu ikisinden de çok farklıdır.

Yani mavi ve sarının bileşimi yeşildir. Ama yeşil apayrı bir renktir artık.

Göze farklı görünür, farklı duygular uyandırır.

Aynı şekilde “bağımlı aşk” ise tutkulu aşk ve oyun gibi aşkın bileşimidir. Yine bağımlı aşkın niteliği diğer ikisinden çok farklıdır.

Yani kırmızı ile sarının bileşimidir.

Kırmızıdan ve sarıdan çok farklı görünen bir renk çıkmıştır ortaya; “Turuncu!”

Bağımlı aşk olumsuz duygulardan çok etkilenir. Adeta beslenme kaynağı mutsuzluk, endişe, korku, … gibi duygulardır.

Ve son olarak “özgeci aşk”ın da tutkulu aşk ve arkadaşça aşkın bileşiminden oluştuğu söylenebilir.

Yine renklerle açıklarsak;

Kırmızı ve mavinin bileşimi özgeci aşkı, yani mor rengi oluşturur.

Yine morun niteliği, hissettirdikleri, görüntüsü mavi ve kırmızıdan çok farklıdır.

Özgeci aşk da bağımlı aşk gibi olumsuz duygulardan alır ışığını kimi zaman. Korku, kaybetme korkusu, terkedilme duygusu gibi duygular ara ara kendini gösterir.

Haydi birazcık da bu aşk türlerinin özelliklerinden bahsedelim:

Tutkulu aşk; fiziksel çekiciliğe dayalı aşk türüdür. Tutkulu aşıklar, tercih ettikleri fiziksel özellikleri de açıkça tanımlayabilirler.

Tutkulu aşk genellikle çok güçlü bir fiziksel çekimle başlar ve cinsel yakınlık ve çekicilik çok önemlidir.

Bu aşk türünde bireyler aşk için her türlü riski almaya hazır ve nazır beklerler.

Şu son zamanlardaki trafo çekiciliği buradan geliyor olabilir.

Ne mi demek istiyorum?

Aklınız karıştı tabi!

Hani kadınla erkeğin ilk görüşmelerinde sık sık kullandıkları elektrik alma meselesinin kökeni sanki azcık buraya dayanıyor gibi.

Genel olarak bilinen bilimsel bir gerçek, tutkulu aşk’ın memnuniyet ve umutsuzluğun, heyecan ve korkunun aynı anda yaşanması süreci olmasıdır. Yani tutkulu aşk, sadece olumlu duyguları içermeyip, aynı zamanda huzursuzluk yaratan duyguları da barındırır.

Oyun gibi aşk ise aşkın oyun ya da keyifli bir yaşantı olarak algılandığı aşk biçimidir. Bu aşk tipi, bağlayıcılığı düşük, eğlencesi ön planda, cinselliğin ve tutkunun önemli olduğu, yoğun duygusallıktan yoksun, kısa süreli ve sadakatsizliğe açık bir ilişki türüdür.

Aşkı oyun olarak görenler bir kişiyle beraberken gözü sağda solda olanlardır.

Bu aşkta bireylerin tercih ettikleri ideal özellikler yoktur ve bu bireyler yaşamlarını tek bir kişiyle geçirmeyi istemezler.

Ladiesandgentlemen!

Bayanlar ve baylar!

Aman dikkat!

Aşkı oyun gibi görenlerden kaçın!

Arkadaşça aşk ise birbirini gözetmeye dayanan, birtakım özelliklerde benzerlikler taşıyan ve zamanla gelişip büyüyen bir aşk türüdür.

Arkadaşça aşıklar için birlikte oldukları kişi ile çeşitli etkinlikleri ve ilgileri, beğenileri paylaşmak çok önemlidir. Bunlar fiziksel etkileşime çok önem vermezler ve birlikte olacakları kişide bulunmasını istedikleri belirli fiziksel özellikler yoktur.

Şimdiye kadar bahsettiklerimiz birincil aşk (renk) çeşitleriydi.

Çok yordum sizi biliyorum ama biraz da ikincil renklerden oluşan aşk çeşitlerinden bahsedip yazımızı bitireceğiz.

Mantıklı aşk, devam edileceğine ve olumlu gelecek sağlayabileceğine inanılan ilişkilerdeki eşlere duyulan aşk türüdür. Mantıklı aşıklar sosyal ve kişilik özellikleri temel alarak, birlikte oldukları kişide uyum ararlar.

Onlar için birlikte oldukları kişinin özellikleri (inanç, aile ve gelecek beklentisi gibi) çok önemlidir.

Beraberlikte mantık ön plandadır.

Bağımlı aşk, en tehlikelilerinden biridir.

Kıskanç, güvensiz, biraz da patolojik bir aşk türüdür.

Bağımlı aşıklar birbirlerine güvenmezler ve birlikte oldukları kişiyi kaybetme korkusu yaşarlar. Bağımlı aşıkların ilişkileri sorunlu olsa bile, genelde ilişkiyi bitiremezler. Böyle bir aşk türünde ilişkiyi bitirenler genellikle karşı taraf olur.

Ayrıca, ayrılığın olumsuz etkilerini uzun süre üstlerinden atamazlar ve ilişkilerinde ve ilişkileri bittikten sonra acı çekmekten bazen de çektirmekten hoşlanırlar.

Özgeci aşk, karşısındakini kusurlarına rağmen seven, onun iyiliğini kendi iyiliğinden daha fazla düşünen bireylerin yaşadığı aşktır. Özgeci aşıklar aşkı vermeye inanırlar, çünkü herkes bunu hak eder. Onlar aşkı hissetmeyi görev gibi algılarlar; ancak, aşktan ya da karşılarındaki kişiden hiçbir beklentileri yoktur. Özgeci aşıklar genellikle bağışlayıcı ve destekleyicidirler.

Beğeniler gibi, zevkler gibi, renkler gibi, istekler, arzular gibi evrensel ve herkese kalıp gibi uyan bir aşk çeşidi yoktur.

Ancak özgeci aşk kompulsif ve bağımlı kişilik özellikleri ile; aynı zamanda kıskançlık, geçimsizlik gibi olumsuz duygularla ilişkilidir. Bu da özgeci aşkın negatif yönlerinden biridir.

Unutmayın birlikte olacağınız kişi ile yaşayacağınız aşk çeşidi sizin ve partnerinizin renklerinin (karakter, davranışlar, alışkanlıklar ve kültür gibi) birleşiminden oluşacaktır.

Velhasıl son cümle;

“Herkese uyan tek çeşit bir aşk yoktur!”

Vesselam!..

13 Temmuz 2024

Dr. Mahmut AÇIK