Endişelenmeyin bu yazıda size Yunan Mitolojisini ve tarihçesini anlatmayacağım.

Şu insanlık aleminin Yunan Mitolojisinden çektiği nedir?

Mitler, mitolojiler, efsaneler;

Hikayeler, tanrılar, tanrıçalar…

Severiz biz ulaşamadığımız şeyleri.

Ulaşamadığımız ama ulaşmak arzu ettiğimiz güçler çekicidir.

Haz verir, hafifçe gülümsetir bizi.

Endişelenmeyin bu yazıda size Yunan Mitolojisini ve tarihçesini anlatmayacağım.

Ancak bolca tanrı ve tanrıça vardır bu mitolojide.

Tanrı ve tanrıçalar ise insan şeklindedir.

Yakışıklıdırlar, güzeldirler…

Her birinin olağan üstü çekiciliği ve cazibesi vardır.

Nerede güzel bir kadın görseler onu elde edebilmek için türlü entrikalar çevirirler.

Baş tanrı Zeus’un hemen her köşe başında gayr-i meşru bir çocuğu vardır.

Güzeller güzeli eşi Hera ise onu hep kendisine sadık bilmiştir.

Ya da öyle olduğunu sanmak işine geliyordur.

Konuşmaktan çekindiğimiz ama şakasını, esprisini, ağzımızı gere gere yaptığımız cinsel çekicilik ve güç zirvededir bu tanrı ve tanrıçalarda…

Biz insanoğulları çoğu zaman bizde olamayan ama olmasını can-ı gönülden arzuladığımız özellikleri yakıştırırız kendimize.

Aynalarız o gerçek olmayan uydurulmuş efsane tanrı ve tanrıçaları.

Haz alırız, hoşumuza gider bu. Bir hoş oluruz.

Tam on iki tanrısı vardır bu mitoloji dünyasının.

Sekizi erkek, dördü kadındır.

Zeus, gökyüzünü ve hava olaylarını organize eder.

Poseidon, denizler, depremler ve okyanusların tanrısıdır.

Demeter, tarım ve bereket tanrısı,

Hephaistos, demircilik ve ateş,

Ares, savaş ve yıkım,

Hermes, hırsızlık, yolculuk ve iletişim

Dionisos, şarap, üzüm, eğlence, bakirelik; yani çalsın sazlar oynasın kızlar…

Artemis, okçuluk ay, avcılık,

Afrodit, aşk ve güzellik,

Athena, bilgelik, savaş stratejisi ve barış,

Hera, evlilik, bereket ve aile,

Ve Apollon, kehanet, dürüstlük ve sanat…

Bu tanrı ve tanrıçaların dışında bir de kahramanları vardır Yunan Mitolojisinin.

İşte bizim bu yazımıza bundan sonraki birkaç yazımıza konuk olacak Narcissus da bu kahramanlardan biridir.

Kahraman dediğime bakmayın Narcissus da nehir tanrısı ile su perisinin oğludur. Sıradan bir avam delikanlı değildir yani.

Ama tanrı değildir. Nehir tanrısının su perisinden peydahladığı oğludur.

Psikologların tabiriyle ayrılma-bireyleşme evresini sağlıklı atlatamamıştır.

Hala annesinin prensidir. Evrendeki her şey onun içindir ve ondan daha güzeli ve önemlisi yoktur.

Aslında hem yalnızdır hem zavallıdır.

Diğer patolojik tüm narsistlerde olduğu gibi yalnızdır, eksiktir, çaresizdir, özgüvensizdir.

Tüm eksikliklerini fark edilmemesi için maskelemektedir, saklamaktadır.

Kaderi su ile yazılmıştır, ölümü su kenarında olmuştur.

Hepinizin bildiği, bilmese bile kenarından köşesinden duyduğu bir hikâyesi vardır.

Bu hikâyede bizim bir de peri kızımız vardır.

Adı Ekho!

Aslında Ekho da kendini beğenmiştir. Kendine âşık olanlara aldırmayan, dönüp gözünün ucuyla bile bakmayan bir peri kızıdır bu Ekho.

Bizim güzeller güzeli kızımız Ekho, çayır çimen çiçekler arasında dolaşırken az ileride avlanan bir avcı görür.

Görür ama ‘keşke görmeseydim’ der.

Narcissus adındaki bu avcı oldukça yakışıklıdır, karizmadır, havalıdır.

Ekho bu avcıya ilk görüşte âşık olur.

Ancak Narcissus, Ekho’nun bu aşkına karşılık vermez. Onu zalimce reddeder.

Peri kızının yanından ukala bir tavırla ayrılır, uzaklaşır ondan.

Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevdaya düşer.

İçine kapanır, herkesten ve her şeyden uzaklaşır.

Günden güne erir.

Rivayet odur ki vücudundan artakalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda “Eko!” dediğimiz yankılara dönüşür.

Olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok kızarlar ve Narcissus’u cezalandırmaya karar verirler.

Günlerden bir gün yine ava çıkan Narcissus yorgun ve bitkin bir halde bir nehir kenarına gelir.

Buradan su içmek için eğildiğinde suda kendi yansımasını görür.

Daha önce fark etmediği bu güzel yansıma karşısında adeta büyülenir.

Yerinden kalkamaz. Narcissus kendine âşık olmuştur.

O ana dek kimseyi sevmediği kadar sevmiştir kendi yansımasını.

Artık ne su içer ne yemek yer.

Hani Anadolu’da bir söz vardır ya, artık yemekten içmekten kesilmiştir.

Daha önce ölümüne sebep olduğu Ekho gibi günden güne erir ve su kenarında kendini seyrederek ölür.

Günümüz insanlığının baş belası olan ve aynı zamanda psikolojik bir rahatsızlık olan narsizmin çıkış noktasını bu efsaneye dayandıranlar vardır ve çoğunluktadır.

Psikologlar narsizmi; “Kendini başkalarından üstün gören, hayranlık almaya odaklı ve empati yoksunluğu bulunan bireyler olarak tanımlarlar.

Evet narsistler kendilerini diğerlerinden üstün görürler.

Devamlı övgü almayı, iltifat almayı, sevilmeyi ve ilgilenilmeyi arzularlar.

Herkes onlara hayran olmalıdır.

İlişki kurdukları partnerleri adeta onları kral gibi, tanrı gibi görmelidir.

Empati yoksunudurlar. Küçük dağlar adeta onlar için yaratılmıştır.

Temelde de narsizm, kendine hayranlık duyma ve kibirdir.

Ama aslında büyük bir yalnızlık, eksiklik ve çaresizlik içinde kıvranırlar.

Evet kabul ediyorum hepimizin içinde bir tutam narsistik özellik vardır.

Ama bu narsizmin bir kısmı sağlıklıdır.

Kötü olan, tu kaka olan Patolojik narsizmdir.

Hocam ‘niçin anlatıyorsun bunları?’ dediğinizi duyar gibiyim.

Günümüz ilişkilerinde çokça görülen bir manipülasyon var.

Manipülasyon; genel anlamıyla negatif yanları ağır basan, aldatıcı, zorlayıcı tutumları içeren ve bireyleri duygusal yönden etkilemeyi amaçlayan bir kavramdır.

Özellikle evli çiftlerde, nişanlı veya sevgili dediğimiz çiftlerde veya duygusal anlamda ilişki yaşayan çiftlerin büyük bir kısmında narsizm davranışlarını artık çokça görür olduk.

Ve narsizm kavramı ile manipülatif davranışlar arasında ne yazık ki doğrudan bir ilişki vardır.

Manipülasyon kasten aldatmayı içerir.

Manipüle eden kişilerin tek amacı vardır;

Kişiler arası ilişkilerde kendi menfaati doğrultusunda yarar sağlamak.

Unutmayın, narsist bireyler narsist olmayan bireylere kıyasla daha manipülatif, daha zalim, daha kontrolcü ve empati düzeyleri daha düşük kişilerdir. Kendi açıklarını, eksikliklerini kapatmak için partnerini, ilişki kurduğu kişleri acımasızca kullanırlar.

“Peki, bu narsist bireylerin ilişkilerinde en çok ve sık kullandıkları manipülasyon yöntemleri neler?” hocam diye sorarsanız, “Acele etmeyin!..” derim.

Acele etmeyin, çünkü sırası geldikçe anlatacağım size bunu.

Sonraki birkaç yazımızda narsistlere ve narsistlerin manipülasyon taktiklerine azcık ucundan değineceğiz.

Şimdilik size narsistlerden uzak günler, haftalar, aylar ve yıllar diliyorum.

Vesselam!..

02 Ağustos 2024

Dr. Mahmut AÇIK