Aslında geçtiğimiz yüz yılın başlarında, bir önceki yüz yılın da sonlarında pozitif ve bağımsız bir bilim olmuştur psikoloji. (19. yüz yılın son çeyreği)

Bugün hayatımızın kılcallarına kadar davetsiz bir misafir olarak giren ve vazgeçilmez hobilerimizin ve ihtiyaçlarımızın baş köşesine oturan psikolojinin izleri insanlık tarihi kadar eskidir.

Aslında geçtiğimiz yüz yılın başlarında, bir önceki yüz yılın da sonlarında pozitif ve bağımsız bir bilim olmuştur psikoloji. (19. yüz yılın son çeyreği)

Biraz geçmişe gittiğinizde modern psikolojinin ilgi alanına giren konulara Hint ve Mısır kültürlerinde de rastlarsınız.

Sevin ya da sevmeyin, modern psikolojiye içerik ve yapı olarak en yakın konuların Antik Çağ’da Yunan düşünürleri tarafından çalışıldığı bilinmektedir.

Thales (m.ö. 624-546) ve Pythagoras (m.ö. 570-495) ilk çağ filozofları olarak psikolojinin ilgi alanına girecek konulara şöyle bir göz atmışlardır.

Doktorların dillerinden düşürmediği ve başları her sıkıştığında engin bilgisine başvurdukları Hippocrates (m.ö. 460-377), beyindeki hangi bölgenin, bedenin hangi bölgesini kontrol ettiğine işaret eden ilk kişidir.

Tabi ki psikolojinin problemlerini ilk kez tanımlayan Socrates’ten (m.ö. 470-399) düşünme ile duyumsama arasındaki farka işaret eden Platon’a (m.ö. 427-347) ve nefs (psişe) üzerine ilk eseri yazan Aristoteles’e (m.ö. 384-322 mutlaka değinmek gerekir.

Biraz da bu tarafa doğru gemimizin burnunu çevirdiğimizde İlk İslam filozoflarından Kindi’yi (801-866) görürüz. Kindi, hüznün belirtileri ve tedavi yollarını anlatmış uzun zaman önce.

Bizim sevimli (!) psikolog Freud’un kulakları çınlasın. Kindi’nin “Rüya’nın ve Uykunun Mahiyeti” adlı eseri, İslam dünyasında “Rüya Psikolojisi” alanında yazılan ilk telif eserdir. (Aramızda kalsın, geçenlerde Freud’un Rüyaların Yorumu adlı kitabını yeniden okudum. Tam 672 sahife.)

Haris el-Muhasibi’nin (öl.857) İslam dünyasında psikolojik bakış açısıyla insanın iç hayatını inceleyen ilk bilgin olduğunu biliyor muydunuz?

Ya Farabi’nin (öl.950) rüya ve vahy psikolojisi konusunda sistemli bir teoriyi ilk kez ortaya attığını!

Yazdığı eserler Batı dünyasında yıllarca ders kitabı olarak okutulan İbn-i Sina’nın (öl. 1037) telkin, hipnoz, nazar, büyü ve mucize gibi olayları “ruhsal etki” olarak değerlendirdiğini ve yine Freud’un vazgeçilmezi olan “Serbest Çağrışım Tekniği” ni ilk kez kullanan düşünür ve bilim adamı olduğunu duymuş muydunuz?

Duymadınız mı?

Haydi bir şey daha söyleyeyim size!

Aman dikkat edin, sakın küçük dilinizi yutmayın. İleride bir zaman lazım olur!

Filozof Ebu Bekir Razi (öl. 925) gerek kavramsal gerekse içerik açısından ilk ve özgün bir “Ruh Sağlığı” kitabı yazmış.

Gazzali’den, Fahrüddin Razi’den, Farabi’den, İbn-i Haldun’dan, İbn-i Rüşd'den ve diğer büyük düşünürlerimizden şimdilik bahsetmiyorum.

Niye mi söyledim bunları?

Birtakım isimler sayıp “Bakın şunları ve dahi bunları biliyorum!” demek için değil.

Sadece ve sadece gecenin bir yarısında (02.29) bir kendime baktım (önümde hazır duran eserleri okumaktan aciz), bir de kitaplığıma göz attım (adamlar yüz yıllar önce oturmuş, düşünmüş ve yeni yeni şeyler yazmışlar).

Evet, kütüphanemde (kitap odamda) önümde duran kitaplığıma bakınca utandım.

Sadece ve sadece utandım.

Bir de bu duygularımı sizinle paylaşayım diye düşündüm.

Olur ya belki benim duygularımı paylaşan birkaç civanmert delikanlı/deli kız çıkar diye.

Vesselam!..

10 Ağustos 2024

Dr. Mahmut AÇIK